Popüler Yayınlar

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Medaim Yanık “Y Kuşağı”nı yazdı

PROF. DR. MEDAİM YANIK
07 Temmuz 2013 
y kusagi medaim yanik manset Medaim Yanık Y Kuşağını yazdı

İstanbul Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Medaim Yanık, Taksim Gezi Parkı ile daha fazla konuşulmaya başlanan Y Kuşağı’nı Star Gazetesi Açık Görüş ekinde değerlendirdi.

Prof. Dr. Medaim Yanık’ın yazısı;

Hangimizin Y kuşağı?

Gezi Parkı etrafında yaşananlar “Y Kuşağı” ile izah edilmeye başlandı. Olayların vitrinine, 1990’lı yıllarda doğanlar ön plana çıktığı için, Y Kuşağı romantikleştirilerek, eylemlerin sahibi olarak gösterildi.

Kuşak kavramı ne kadar gerçek bir mesele? Önce bu sorunun cevabını aramaya çalışacağım. İkinci soru şu:

Eğer bir “Y Kuşağı eylem tarzı” ile karşı karşıya isek, Y Kuşağı bir bütün olarak Taksim eylemleri içinde mi?

Örneğin muhafazakarlar/dindarlar, Ülkücüler veya Kürtler arasında Y Kuşağı’ndan kimse yok mu?

Sosyal psikoloji, bireylerin biyolojik ve gelişimsel özelliklerinin yaşadığı sosyal çevre ile etkileşime girdiği konusunda hemfikir.

Bireyler, yaşadıkları politik, kültürel, ekonomik ve sosyal çevrenin izlerini taşımakla birlikte, bunlar tarafından tam olarak belirlenmezler.

Yani aynı sosyal dünyada yaşayan insanlar tek tip olmazlar, ama grup ve kuşak özelliği gösterebilirler.

Kuşak yaklaşımı, her 20 yılda farklı özellikler taşıyan nesillerin oluştuğu tezine dayanır. Her kuşak, kendi döneminde gerçekleşen siyasi, kültürel, teknolojik, ekonomik olaylardan etkilenir.

Bu olayların, o kuşağa ortak özellikler kattığı varsayılır. Farklı kuşaklar arasında hem çatışma, hem değer aktarımı, hem de etkileşim olur.

Y Kuşağı, 1980 ile 2000 arasında doğanlar için kullanılır. Şu anda Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i bu kuşaktan.

Kuşak kavramı güvenilir mi?

Aslında sosyal bilim açısından kuşak kavramı; yaş, cinsiyet, din, etnik köken, ideoloji vb kavramlar kadar güvenilir bir kavram değil.

Hatta yerleşik bir analiz kavramı bile değil. Çünkü, aynı kuşak dediğimiz kişilerde yeterince ayırıcı ortak özellik yok.

Ayrıca aynı kuşaktaki bireyler ve sosyal topluluklar arasında oldukça fazla farklılık var. Yine de kuşak kavramı, özellikle iş dünyasında ve insan kaynakları literatüründe kullanılıyor.

Politik alanda kullanımı daha az. Anlaşılan bilimsel olarak güçlü bir kavram değil, ama özellikle iş ve reklam dünyasında kullanışlı bir kavram.

Y Kuşağı’nın en başat özelliği, iletişim teknolojileri ve sosyal medyayı bir hayat biçimi olarak yaşamaları. Bu kuşak iletişim çağının ortasında büyüdü. Onlar sosyal medyanın hem üreticileri, hem de tüketicileri.

Bu kuşak eğitimin yaygınlaştığı ve kitleselleştiği bir döneme denk geldiği için, önceki kuşaklardan daha fazla eğitimli.

Dünyanın global bir köye döndüğü dönemde var oldukları için, daha fazla uluslararası etkileşim içindeler.

Sadece yaşadıkları toplumun değil, global dünyanın siyasetinden, sinemasından, müziğinden, sporundan ve sosyal hareketlerinden haberdarlar.

Bir uçta global dünyanın evrenselci bir parçası olma cevabı veriyorlar, diğer uçta yerelliğe vurguyu arttıran bir cevapları var.

Bu nesil “kişisel gelişim hareketi” içinde büyüdükleri için, bu harekete karşı da tutum almak zorundalar.

Büyükçe bölümü, kendilerine, kişisel kariyerlerine, zevklerine düşkün kişisel gelişimci oluyorlar. Az bir kısmı da bu harekete entelektüel karşı durmak için çaba gösteriyor.

Ekonomik globalleşme döneminde büyüdükleri için ticari markaları, ekmek ve suyun ismini öğrendikleri gibi öğrendiler. Genellikle markayı seviyorlar. Bir kısmı da markalara karşı mesafe koymaya çalışıyor.

Bu nesil cinselliğin, estetik ve pornografik materyalleri ile direk karşı karşıya geldi. Daha önceki nesillerden daha fazla cinsel uyaranla karşı karşıyalar. Bu sebeple cinselliğe, birlikteliğe ve evliliğe bir cevap oluşturmak zorundalar.

Alkolün ve zevk verici maddelerin ulaşımının kolay olduğu bir dünyada doğdular. Bu kuşağın bir kısmı erkenden alkolle tanıştı, diğer kısmı ise aileleri ve dini inançları sebebiyle alkolden uzak durmaya devam ediyor.

Hiyerarşik değil yatay ilişkilerin öne çıktığı postmodern bir dünyada var oldular. Bu sebeple, çoğunluğu otorite yerine yatay ve gevşek ilişkilerden hoşlanıyor. Aktör olmayı ve takdir edilmeyi seviyorlar.

İletişim teknolojilerinin hızından dolayı, kendileri de hızlı ve daha hareketliler. Çok fazla bilgiye muhataplar ve bu bilgiyi seçip, düzenleyecek zamanları az.

Onlar twitter’ı yarattı, twitter da onları dönüştürdü. Kısa cümlelerle, reklam spotları gibi düşünme becerileri gelişti.

İş dünyasının rekabet için yaratıcılığa ihtiyaç duyması, onları yaratıcılık açısından geliştirdi. İş yerleri bu yeni nesli dikkate alacak şekilde yeniden örgütlenmeye çalıştı.

Bu çocuklar iş yerlerinde kravat ve takım elbise giymeden, ihtiyaç duyulan parlak işleri yapabileceklerini gösterdiler.

Patronlar bu nesli faydalı buldu, ama onların sadakatsiz olduğunu düşündü.Çünkü bu nesil çok hızlı kariyer ve iş değiştiriyordu.

Çevrenin zarar gördüğü ve çevreci hareketlerin söylemlerinin büyüdüğü bir dönemde var oldukları için, çevre bilinci ve duyarlılığına sahipler.

Çoğunluğu bir domates fidanına elleri değmemişken, çevreci söylemlere yönelik duygusal bir bağlılık geliştirdi.

Y Kuşağı siyaseten neler yaşadı?

Bu kuşak 12 Eylül öncesinin deneyimine sahip değil, ama Kürt Sorunun içinde doğdu, onunla büyüdü.

28 Şubat’ı az bir kısmı direk yaşadı, ama yakınlarının hikayelerini dinledi. Türkiye’nin siyasi figürlerini yakından biliyorlar.

Başbakan Erdoğan’ı biliyorlar. Fetullah Hoca’yı ve cemaati tanıyorlar. Ulusalcılık hareketine şahit oldular. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik değişiminin içinde oldular.

Türkiye’nin siyaseten gerilimli olduğu yıllarda büyüdüler. Dünyada; 11 Eylül’ü, Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarını, Irak’ın işgalini, Arap Baharını biliyorlar.

Eğer Y Kuşağı’nın varlığını kabul edeceksek, sorulardan biri şu olur? Türkiye nüfusunun yüzde 25’lik kısmını oluşturan (yaklaşık 18-20 milyon kişi) bu kuşak, Taksim eylemlerinin neresinde?

Tüm kuşak, hep birlikte mi bu eylemlere katıldılar? Muhafazakarlar/dindarlar, Ülkücü ve Kürt Milliyetçi Hareketleri’nde Y Kuşağı’ndan kimse yok mu?

Aslında cevap açık: Y Kuşağı’nın çevreci, sol, liberal ve ulusalcı kesimi Taksim olaylarının başat aktörü.

Y Kuşağı’ndan olup da, Muhafazakar/Dindar, Ülkücü, Kürt Milliyetçisi olanlar bu süreçte sessiz kaldı, desteklemedi veya karşı durdu.

Öyleyse Y Kuşağı’nın toplu bir hareketi ile karşı karşıya değiliz. Yeni olan şey “Y Kuşağı’nın eylem tarzının” baskın hale gelmesi. Ta ki “kart solcuların” meydanı kaplamasına kadar.

Çünkü radikal sol örgütlerin eylem alışkanlığı, bir önceki kuşak olan X kuşağı solcularının eylem şekli olmaya devam ediyor. Yani onlarda hala başat aktör Y kuşağı değil.

Eğer eylemi başat aktörü Y Kuşağı’ndan İslamcılar, Ülkücüler veya Kürtler yapsaydı, benzer gevşek grup dinamikleri, sosyal medya kullanımı ve eylem yaratıcılığı görebilirdik.

Nitekim daha önce Kürt Milliyetçisi gruplar sosyal medya üzerinden hızla örgütlendiler. Şimdilerde “Erdoğan’ı yedirtmeyiz hareketi” de sosyal medya kullanımı üzerine kurulu.

Şimdilerde “Esat Ç” gibi İslamcı mahalleden yeni troller var. Yani, Y Kuşağı özellikleri sadece belirli bir sosyal grubun politik hareketliliğinin özelliği değil.

Bu aralar Y Kuşağı üzerinden yapılan analizler bu sebeple de hem eksik, hem de yanlış. Bu kişiler şöyle deselerdi tutarlı olabilirlerdi:

“Bizim Y Kuşağımız, onların Y Kuşağı’ndan daha güzel” O zamanda biraz naif, hatta gülünç olurlardı.

Aslında Taksim’de tek bir kuşak yok. Kuşaklar bir arada. Gerçek hayatta işler böyle yürür. Bir iş yerinde sadece Y Kuşağı çalışmaz.

Bir kaç kuşağın birlikteliği olur. Taksim’de öyle oldu. Taksim eylemcileri solun çeşitli renklerinin bir araya geldiği bir platform dinamikleriyle oluştu.

Eylemin başlangıcına sebep olan ve meşruiyet sağlayan çevreciler ve onların “Y Kuşağı eylem tarzı” oldu. Eylemin ikinci aşamasında, radikal sol örgütler devreye girip, polisle çatışan gücü oluşturdular.

Bu radikal sol grupların eylem tarzı, bildik ve eskiydi. Bu dönemde Ulusalcılar da destek verince eylem kitleselleşti. Polis bu aşamada çekilmek zorunda kaldı.

Bu eylemlere toplumsal destek muhtemelen yüzde 25-30’lara kadar çıktı. Bu sınırı ancak dindarları veya Kürtleri ikna ederek genişletebilirlerdi.

Bunu beceremediler. Eylemlerin üçüncü aşamasında, “kart abilerin” yönettiği sol radikal örgütlerin şiddete dayalı eylem biçimleri, Y Kuşağı’nın eylem tarzıyla uyuşmadığı artık açıkça görülür oldu.

Çevrecilerin, radikal sol örgütleri istemeyiz ifadeleri karşılık bulmadı. Onlar da Gezi Parkı’na yerleşti ve eylem sürecine damgalarını vurdular.

Eylem yaratıcılığı

Taksim eylemcilerinin bir kısmı protestoyu eğlenceye dönüştürmeye çalıştı. Y Kuşağı ile ilgili “bu çocuklar çok zeki ve yaratıcı” ifadeleri bolca kullanıldı.

Buna neredeyse hepimiz inanacaktık. Sonra “Otpor” ve “Gene Sharp”ı öğrendik. “Revolution business” adlı youtube videosunda, Otpor’un başkanı “mizah” en büyük silahtır diyordu.

Taksim eylemcileri Otpor eylem tarzlarını kopya ettikleri fark edilince, üretkenlikleri hakkında şüpheler oluştu.

Bu şartlarda, kendilerine ancak iyi öğrenciler denebilir. Henüz Otpor ve Gene Sharp’ın kitabında tanımlanan eylemler menüsü dışında bir eylem şekli görmedik.

Bakalım kitabın dışına çıkabilecekler mi?
medaim@gmail.com

Kaynak: http://haber.stargazete.com/sondakika/hangimizin-y-kusagi/haber-769211

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder