Popüler Yayınlar

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Z Kuşağı Devrimciliği

Günümüz gençlerini, daha doğrusu günümüz sözüm ona Z Kuşağı Devrimcileri’ni anlamakta çok ama çok zorlanıyorum. 

Kafanız karışmasın diye hemen parantezi açayım. 

Hani Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Mazlum Doğan vb. gibi insanlar Y Kuşağı Devrimcileri olarak bilinir ya. İşte, onlardan sonra gelen günümüz devrimcilerine de Z Kuşağı Devrimcileri ismini uygun gördüğümden yazdım. 

Üzerlerinde Che Guevara, Deniz Gezmiş, tişörtleri ellerinde kırmızı flamalar, dillerinde yılların eskitemediği devrim türküleri ve marşları yürüyüş ve etkinliklere katıldıktan hemen sonra, daha tomalardan atılmış gazların kokuları sinmemişken, yanmış lastiklerin dumanları dinmemişken ellerinde içki şişeleri ile zevku sefa alemlerinde görülmeleri beni hasta ediyor.
 
Devrim; bir durumdan başka bir duruma geçiş, evrim, dönüşüm demektir. 


Devrime iştirak eden, önayak olan ve bu uğurda faaliyetlerde bulunanlara da Devrimci denir. 

Tarih boyunca yaşanmış devrimlere sebep olmuş insanlara baktığımızda da bu gün bile hepsinin insanlığın kalbinde ölümsüzleştiğini, isimlerinin milyonlarca çocuğa verildiğini görebiliyoruz.
 
Deniz Gezmiş, Che Guevara, Nelson Mandela, Mahatma Gandhi gibi devrimciler birer ekol, birer sembol, birer kahraman olmuşlardır. 


Özellikle Che Guevara, kendi halkı olmamasına rağmen mazlum halklar için savaşmış ve neticede bu uğurda canını feda etmiştir. 

Şimdi kendilerini az önce adını anmış olduğum değerli şahsiyetlere benzetmeye çalışanları gördükçe sadece o kahramanların ölümsüz isimlerine hakaret edildiği kanaatini taşıyorum.
 
Tatil beldelerinde, içki içilen yerlerde ve insanın kendinden geçtiği değişik ortamlarda, bazen üzerlerinde Deniz Gezmiş tişörtleri gördüğümde aklıma Vietnam ve Ho Chi Minhgeliyor. Bu ülke, bu devrimcisine o kadar değer veriyor ki gidip görmek gerek. 


Vietnam’da Ho Chi Minh’in cenazesinin mumyalanmış şekilde saklandığı bir anıt ev var. Bu saray yavrusu anıt evin her gün yüzlerce ziyaretçisi var. 

Ziyaretçiler huşu ve saygı ile liderlerini ziyaret edip dışarı çıkıyorlar. Üstelik fotoğraf çekmek de yok. 

Bizde ise; Zavallı kuşak, üstü başı açık, ellerinde bira şişeleri, kavgalı gürültülü ortamlarda ve gazetelere, televizyonlara malzeme olmaktan kurtulamıyorlar. 

Bu şekilde davrananlar, Deniz Gezmiş ve onun şahsında halkların tarihine mal olmuş devrimci kişilerden kaç tanesini bu şekilde sefil bir halde görmüşler merak ediyorum doğrusu.
 
Devrim yapmak çok büyük bir icraattır. Devrimci olmak ta, ha keza büyük bir erdem gerektirir. 


Devrimcinin, yediği içtiği başta olmak üzere, hayatının tüm aşamalarını çok ince hesap etmesi gerekir. En güzel yemeği yerken bile, bir kaşık fazla yediği anda. 

Oturup kendi kendine hesap sormalıdır. Hal bu iken pizza ve hamburgerleri tükendiğinde devrimciliklerini unutuveren Z Kuşağı Devrimcileri’nin gerçek anlamda isimleri Püskevit Devrimcileri olsa gerek.
 
Devrimci; özel hayatına da çok ama çok önem göstermelidir. Bunu söylerken; onlardan, rahip ya da rahibe hayatı yaşamalarını beklediğimi sanmayın sakın. 


Elbette ki; diğer bütün canlıların ihtiyaç duymuş oldukları ihtiyaçlarını gidermelerini beklerim. 

Ama üstü örtülü bir şekilde yazmak durumunda kaldığım bu giderilmesi gereken ihtiyaçlar nizami, hatta insani olmalıdır. 

Herkes değişik yaşayabilir, herkes, abuk-sabuk konuşabilir, herkes yaka bağır açık gezebilir. Ama ben devrimciyim diye geçinen biri bu saydıklarımı yapamaz, yapmamalıdır. 

Çünkü devrimciler, birçok kişi ya da kişiler tarafından izlenmektedir. Belki de birçok kişi ya da kişiler tarafından örnek alınmaktadır.
 
Siirt’te son bir hafta içerisinde yaşanan, adı önemli olmayan bir zatın yaşamış olduğu taciz olayını müteakiben devam eden olaylar sinilesinde maalesef yandaş ve işbirlikçi medyanın da yardımları ile çok daha ileri boyutlara taşınmış durumda. 


Yine maalesef ilimizde devrimci diye geçinen Pilli Devrimciler yanlış hareketleri ile bir zümrenin yanlış anlaşılmasına vesile olmuşlardır.
 
Özellikle Gezi Parkı Direnişi ile birlikte yurt geneline yayılan devrimci direnişleri özellikle dikkatimi çekti. 


İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Antalya’da, kendilerine göre diktatör yönetime karşı tek vücut olmuş bir şekilde sözüm ona devrim yapmaya çalışan Z Kuşağı Devrimcileri bir garipti doğrusu. 

Bir elinde bira şişesi, diğer elinde manitası ve tabii üzerinde devrimci kıyafeti ile tomalara karşı direnmeye çalışan direnişçilere kime karşı direniyorsunuz dediğinizde, tek bir ağızdan
 
-Faşistlere karşı direniyoruz !...

 
Dediklerine şahit olursunuz. Ama bence içinde bulundukları hal ve ahval itibari ile, rahmetli Kemal Sunal’ın ünlü sözü olan gerçek Faşo kendileri oluyorlar.

 
Z Kuşağı her şeyi olduğu gibi, devrim ve devrimciliği de eline, yüzüne bulaştırmıştır. 


Malum; zamane kuşağı, beğendiği bir olay ya da oluşum olduğunda Enter tuşu ile devam ederken, devrim gibi çok ciddi bir iş olduğunda da Esc tuşu ile olaya son verebiliyor. 

Devrim ve devrimcilik, malum kuşağın beyninde bir bilgisayar oyunu ve eğlencelikten başka bir şey değildir. 

Zaten olaya bu şekilde bakıldığı için de, daha başlamadan bitebiliyor.
 
Amacım birilerini dürtmek, bir infial oluşturmak değildir. Hele hele ortaya nifak tohumları atmak hiç değildir. 


Benim amacım devrimci adıyla ortaya çıkıp insanları kandırmaya çalışan, gerçek devrimci insanlarımızın kemiklerinin sızlamasına vesile olan Kuklalara şöyle Biz Sizin Farkındayız demektir.
 
Şunu da bilmenizde yarar var. Siz devrimci olamazsınız. Deniz Gezmiş, Che Guevara, Mazlum Doğan hiç olamazsınız. 


Siz bir tek onların tişörtlerini giyebilirsiniz. Ama sizden rica ediyorum. Hatta yalvarıyorum! Onların tişörtlerini bile kötü emellerinize alet etmeyiniz.
                                                                                                                     

                                                                                                                 Abdullah KALKAN
abdullah_kalkan@mynet.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder