Popüler Yayınlar

17 Mart 2013 Pazar

TROPİKAL MUSSOLİNİ, Chavez’in mirası

 Atilla YAYLA
Chavez'in ardından, hayattayken yaptıklarının anlamıyla ilgili yorumlar yapıldı. Türkiye'de sadece sosyalistler ve nasyonal sosyalistler değil, bazı dindar muhafazakârlar ve refah devletçi liberaller de müteveffa liderin icraatlarına övgüler yağdırdı.

Chavez'in gerek yönetim tarzıyla gerekse icraatlarıyla son 15 yılın en ilginç siyasî liderlerinden olduğu açık. Bu yüzden, hakkında çok şey yazılıp söylenmesi normal.

Normal olmayan, onun şahsiyetinin ve icraatlarının mevcut veya muhayyel iyi yanları göklere çıkartılırken, kötü taraflarının görmezden gelinmesi veya geri planda bırakılması. Oysa, önyargıdan uzak, sağlam bilgilere dayalı, dürüst  bir değerlendirme, Chavez'in eksilerinin artılarından çok daha fazla olduğunu gözden kaçırılamayacak şekilde ortaya koyuyor.    

Chavez, bir radikaldi. Bazılarının iddia ettiğinin tersine, radikalliği 2002'de kendisine karşı girişilen darbe teşebbüsünün sonucu değildi, yıllar öncesinden onunlaydı. Nitekim, siyasî ideallerine ulaşma yolunda ilk hamlesi, demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş bir hükümete karşı yarbay üniformasıyla darbe yapmaya kalkışmasıydı.

Bizdeki darbesever nasyonal sosyalistlerin Chavez'e hayranlığının bir kaynağı bu olsa gerek. Başarısız darbeci daha sonra siyasete girdi. The Economist'teki bir yoruma göre, darbeciliği terk etmesinde akıl hocası Castro'nun telkinleri de rol oynadı.

Siyasette başarılı olmak için gerekli bazı vasıflara sahipti. İnsanlarla kolay iletişim kurmayı becermesi bunların en başta geleniydi. Aynı zamanda enerjikti. Böylece, kişiselliğin öne çıktığı; liderin anayasaya değil, anayasanın ona bağlı olduğu bir rejim kurdu.

Bu rejim, siyaset bilimcilerce “illiberal demokrasi” veya “otoriteryen popülizm” olarak adlandırılan türdendi. 1998'de seçilmesinden hemen sonra yeni bir anayasa yaptırttı. Özel mülkiyete, insan haklarına ve bağımsız yargıya vurguları budadı.

Başkanlık yetkilerini artırdı ve silahlı kuvvetleri kontrolü altına aldı. 2002 darbesinden sıyrılması da, başlangıçta ona karşı gibi görünen ordunun sonradan saf değiştirmesiyle oldu.
 
Chavez, Venezuelalılar arasında hatırı sayılır bir desteğe sahip olmayı başardı. Bunda politik iletişim becerileri yanında ülkesinin petrol gelirlerinin dağıtılabilecek kaynaklar oluşturması da rol oynadı. Çok sanslıydı, 2000'lerde petrolün fiyatı zirveye tırmandı. 2000-2013 arasında, üretimin azalmasına rağmen, petrol gelirleri, önceki 13 yıldakine nispetle, yaklaşık 2,5 kat arttı.

Ülkeye giren 1 trilyon doların 300 milyarı “sosyal yardım” amaçlı dağıtıldı. Geri  kalanı devletin yürüttüğü verimsiz ekonomik faaliyetlerde ve yozlaşmanın dişlileri arasında heba edildi. Chavez dünyanın çeşitli yerlerindeki sosyalist  faaliyetleri parayla destekledi.

Küba'daki komünist diktatörlüğe her yıl 6 milyar dolar akıttı. Popülaritesine keskin anti- Amerikancılığı çok katkı yaptı. Ahmedinejad, R. Mugabe, S. Hüseyin, F. Castro, B. Esed gibi diktatörlerle yakın dostluk ilişkileri geliştirdi.

Chavez, siyasette de ekonomide de otoriteryenizmi benimsedi. Resmiyette bazı demokratik kurumları muhafaza etti, fiiliyatta muhaliflerini türlü yollarla korkuttu. 2004'te görevden uzaklaştırılmasını talep eden referandum için verilen 3,6 milyon imzalı dilekçeye imza koyanları ya kamu işlerinden attı ya da onlara pasaport vermeyi ve diğer kamu hizmetlerini sunmayı reddetti.

Kendisine bağlı kalabalık bir militer güç oluşturdu ve mahallî idarelerin yetkilerini devralan bir komünite konseyleri ağı teşkil etti. Görünürde makamlar  ve heyetler faaliyetteydi ama fiiliyatta her şey ona bağlıydı. Bu yüzden, yine The Economist'in belirttiğine göre, Meksikalı yazar Carlos Fuentes, Chavez'e “tropical Mussolini” sıfatını yakıştırdı.

Katlanan petrol gelirlerinin sağladığı imkânla eğitim ve sağlık alanlarında yapılan yatırımların ve dar gelirlilere kaynak aktarılmasının iyi sonuçlarının derecesini ileride gerçek rakamlar ortaya dökülünce daha iyi anlayacağız.

Ancak, Chavez döneminin zamanla ortaya çıkacak büyük ekonomik problemlerin tohumlarını attığı biliniyor. Venezuela, Transparency International'ın verilerine göre, dünyanın en yozlaşmış ülkeleri arasında. Nepotizm başını alıp gitmiş durumda.

Ülke ekonomisi bütünüyle petrole bağımlı, petrol fiyatlarındaki her düşme ekonomiyi darboğaza sokabilir. Geçen yılki bütçe açığı GSYİH'nin % 8,5'iydi. Açık, gelecekteki petrol ürünü teminat verilerek Çin'den alınan borçla kapatıldı. Venezuela parası şubatta % 32 devalüe edildi.

Chavez inşa etmekte olduğu “21. yüzyıl sosyalizmi”nin ekonomideki yapı taşlarını telekomünikasyonu, elektriği, çimentoyu petrol endüstrisinin büyük bölümünü devletleştirerek attı. Böylece ekonomiyi çökertti. Siyasî yapı taşlarını ise, Caudillo (millî şef) yönetimi kurup sivil toplumu budayarak döşedi.

Bunların hepsini sosyalizm adına yaptı ama çizgisi sosyalizmle olduğu kadar Latin Amerika'nın faşist geleneğiyle de örtüşmekteydi. Ne yazık ki, zengin doğal kaynaklara sahip bu güzel ülkeyi gelecekte ağır ekonomik ve siyasî sorunlar bekliyor. Siyasette Küba'nın, ekonomide Çin'in manipülasyonlarına açık bir ülkenin kaderinin ne olacağını yaşayanlar görecek.
 
Chavez ülkesinde milyonlarca kişi tarafından seviliyordu. Cenazesine yüz binler katıldı. Bu, Chavez'in doğru yolda olduğunu kanıtlar mı?  Sanmıyorum. Tarihe bir göz atın. Her diktatörün arkasında milyonlar vardı. Bazılarının cenaze törenlerine on binler, hatta yüz binler katıldı.

Hitler milyonlar tarafından sevildi ve desteklendi. Stalin ölünce, 1500 kişi sevgi ve üzüntüsünden intihara kalkıştı. Bunların bir kısmının anne-babası Stalin tarafından katlettirilmiş veya Gulag Takımadaları'na sürülmüştü. Daha yakınlarda Kuzey Kore lideri Kim'in ölümü milyonları yasa boğdu.

Ama saydığım isimlerin hepsi insan haklarına, hukukun üstünlüğüne saygı göstermeyen muhteris diktatörlerdi. Eğer Chavez'in halkının bir kesimi tarafından sevilmesi onun çizgisini ve icraatlarını masumlaştırır ve sevimlileştirirse, diğer diktatörler de aynısını beklemeyi hak eder.
 
Chavez gerçeğini anlattım. Ne var ki, Chavez solda ve Amerika karşısında olduğu için ileride solun diğer diktatörleri gibi övgüyle anılacak, hakkında efsaneler uydurulacak. Zavallı Venezuela halkının önemli bir bölümü de onun sebep olduğu problemlerden ıstırap çekerken, sorunların ondan sonra veya onun hayatta olmaması yüzünden çıktığını sanacak.

Biz Türkiye vatandaşlarının hiç yabancı olmadığı, bu yüzden çok iyi anlayacağı bir durum. Tarih hep değilse de ara sıra tekerrür mü ediyor yoksa?
a.yayla@zaman.com.tr
 http://www.zaman.com.tr/yorum_chavezin-mirasi_2065344.html  internet sayfasından alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder