Popüler Yayınlar

9 Mart 2013 Cumartesi

DEVLETİN İDEOLOJİSİ - Hayrettin KARAMAN


Devletin ideolojisi ya yoktur denilmeli yahut da demokratik hukuk devleti ilkesi korunarak millete hizmet etmelidir denilmeli; aslında devletin bir ideolojisi yoktur denmesine taraftarım ama mutlaka devlete bir ideoloji belirlenecekse bence sadece şu olmalıdır: Demokratik hukuk devleti ilkesi korunarak millete hizmet.

Bizde devletin ideolojisi vardır ve Kemalizmdir, Atatürkçülüktür veya bir başkası da İslamcılıktır, bir başksı Marksizmdir, Kominizmdir denildiği zaman mutlaka o ideolojiye inanç, vicdan ve fikir olarak katılmayan insanlarla -ki o insanlar da elbette millet içerisinde vardır- devlet veya devleti temsil eden kurumlar arasında kırılma meydana gelir. 
Devleti bunun dışında mücerret bir varlık olarak düşünmeyelim. Devlet mücerret bir varlık değil, bu kurumlar ve kurallar çerçevesinde vardır. O kurumlar ve kurullar ve bunu yönetenler bir takım sakatlıklar yapıyorlarsa devlet denildiği zaman o mücerret kavram değil bunlar kasdediliyordur ve tenkit ona yöneliktir.

Bu tehdit ve tehlike meselesi istismara, kötüye kullanmaya ve belli bir kuruluşa yıkmaya, yok etmeye çok müsait kavramdır. Onun için böyle analizler yaparak mesela bağımsızlık savaşı verdiğimizde Türkiye neredeyse bugünkünün aynıydı, demek çok tartışma götürür bir şeydir. 
Objektif, elle tutulur bir şekilde tehlikeden korunması lazımdır Türkiye'nin ve hangi özgürlükler tanındığında o tehlike gerçekleşecekse o özgürlükler sadece sınırlanmalı veya askıya alınmalıdır. O da fevkalade hallerle sınırlı olmalıdır. Bunun dışında genel kural olarak "bugün Türkiye bir tehdit içerisindedir. Sevr hortlatılmak isteniyor. O halde biz insan hak ve özgürlüklerini biraz askıya alalım. 
Önce ekmek, sonra din, önce ekmek sonra demokrasi" gibi bir yaklaşımın çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. İnancı yaşama hürriyeti, insan haklarına sahip diğer inanç sahiplerinin veya genel olarak insan haklarına zarar vermeksizin azami ölçüde tanınırsa İslam manasında bir çatışma olmaz. Bizim ülkemizde inancı yaşama hürriyeti Müslümanlar ve müslüman olmayanlar, inancı olanlar veya olmayanlar o inançlarını yaşamayı, din hürriyetini talep ediyorlar. Din hürriyetinde 4 unsur vardır: İnanma, ibadet, ifade, örgütlenme
Bugün sadece müslümanlar değil, Türkiye'de yaşayan insanlar da bunları talep ediyor. Bunlar çağdaş dünyaca kabul edilmiş evrensel demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesindedir; onlara karşı bir tehlike oluşturmadığı sürece de İslam manasında din ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti manasında devlet arasında bir problem yoktur.13 

13 Bu bölüm, 9-11 Temmuz 1999 tarihinde yapılan II. Abant toplantısı müzakerelerinden alınmıştır.


http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/turkiyeveislam/0109.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder