Popüler Yayınlar

12 Mayıs 2013 Pazar

Bilmediğinle karşılaşmak: Neoliberalizm (1)


3 Mayıs 2013


Güven Sak, Radikal'deki köşesinde “Geçen gün hayatımda ilk kez bir neoliberalle karşılaştım” isimli bir yazı kaleme aldı.
Yazı, petrol ve imar rantı peşinde koşan bir işadamının neoliberal olduğu tespitinden hareketle, neoliberalin ve neoliberalizmin de ne anlama geldiğini anlaşılır kıldığı iması taşıyor. Aynı zamanda, bu konuyla ilgili benzer diğer tüm yazılarda olduğu gibi neoliberal olmanın veya neoliberalizmin ne demek olduğunu tanımlamıyor. 

Dolayısıyla, karşılaşılan bu kişinin neoliberalliğine ilişkin tek verinin, devlet eliyle oluşturulmuş suni servet transferi peşinde koşan rantiyer bir işadamı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Yazar, yazının sonunda, neoliberal ne demek anladım tespitiyle, bu sözüm ona neoliberal üzerinden neoliberalizmin de ne demek olduğuna gönderme yapıyor. 

Buna göre neoliberalizm de devlet-piyasa ilişkilerinde sermayedar kapitalistlere devlet eliyle servet transfer eden sistemin adı haline geliyor. Bu yaklaşım, belki de sosyal bilimler alanında zıtlık, yanılgı ve yanlış yönlendirme barındıran en bariz konuların başında neoliberalizmin gelmesinden kaynaklanıyor. 

Bu anlamda ilgili türden yazılar, hem tekniği, hem de sonuçları açısından önemli sorunlar barındırıyor. Bu tür yazıları daha önemli kılan bir başka unsur, kesinlikle bu yaklaşım tarzının münferit değil, ama çok yaygın bir durum olmasıdır. 

Sak'ın yazısında neoliberalizme ve neoliberale yapılan gönderme, sadece yanıltıcı bir ima içeriyor olmasına karşın, Türkiye'de neoliberalizm ve (neo)liberaller, Uğur Mumcu'yla ivme kazanıp, Emin Çölaşan'la had safhaya varan çizgide, farklı politik görüşlerden pek çok yazarın, ama özellikle “solcu” Kemalistlerin, “liboş” ve “entel liboş” gibi mesnetsiz ve fakat ağır ithamlarına tanıklık eden bir geçmişe sahiptir. Bu anlamda sağdan veya soldan fark etmez, Türk entelijensiyasının çok sık karşılaştığı bilinmezlerin başında neoliberalizmin ne olduğu gelmektedir. 

Bu nedenle bu analizlerin hemen hepsinde, liberalizm ve neoliberalizm kavramları, yaygın bir şekilde yanlış anlamda kullanılmakta, bu yanlış kullanım üzerinden kavramın felsefi temelleri çarpıtılıp bir ideolojik asimetri oluşturularak, kavram, bir tür hunharlıkla hırpalanmakta ve en kötüsü, bu yanlışlığın neden olduğu vahamete akademik seviyede ortak olunarak, yanlışın, toplum nezdinde doğru olarak kabullenilmesi gibi ehemmiyetli bir soruna neden olunmaktadır. 

Bunun dışında neoliberalizm kavramı, sosyal bilimler içindeki akademik tartışmada bile yaygın olarak yanlış anlamda kullanılmakta ve bu yanlış kullanım üzerinden, ideolojik hesaplar devşirilmeye çalışılmaktadır. 

Dolayısıyla her açıdan sorunlu bir kavram tartışması ve beraberinde getirdiği yanılgıdan kaynaklanan derin olumsuz sonuçlarla karşı karşıyayız. 

Bu yazının amacı, neoliberalin ve neoliberalizmin gerçekte ne olduğunu açıklamaya ve yanlış kullanımın içeren çalışmalar üzerinden, neoliberalizmin bu yanlış anlatılan sistem olmadığını göstermeye çalışmaktır. 

Böylece, özellikle, ideolojik manipülasyona maruz kalan neoliberalizm üzerinden gerçekleştirilen liberal iktisat politikası eleştirilerinin, aslında, neoliberalizmin bir unsuru değil, ama kendisinin de eleştirdiği devlet-piyasa ilişkileri olduğunu göstermek mümkün olabilecektir.

Galat-ı meşhur olarak neoliberalizm


Günümüzdeki yaygın kullanımı açısından neoliberalizm kavramı, bir galat-ı meşhurdur. Dolayısıyla ilk olarak, kavramı bu açıdan açıklamaya çalışalım. Anlaşılır olması açısından kavramın orijinal ve gerçek anlamına pozitif veya müspet, galat-ı meşhur haline gelmiş anlamına da negatif veya menfi anlam içeren neoliberalizm diyebiliriz. 


Nitekim orijinal anlamında neoliberalizm, en azından normatif açıdan etkin bir iktisadi ve politik sisteme atfen kullanıldığı için müspet bir ima içermekte iken, galat-ı meşhur haliyle menfi eleştirel bir anlam barındırmaktadır. Buna göre bugünkü tartışmalarda kullanılan neoliberalizmin menfi anlamı, en fazla bir yan anlam olarak kabul edilebilir. Kavram, neredeyse tamamen, orijinal bağlamından farklı bir anlamda kullanılmaktadır. 

Çünkü neoliberal politikalar olarak önerilen politikaların pratiklerine ilişkin aksaklıkların kendisi neoliberalizm değildir. Neoliberalizm kavramının, galat-ı meşhur hale gelme nedeni, kavramı bu haliyle kullananların bilimsel temellerinden kopuk bir içerikle kullanmalarıdır. 

Bu anlamda neoliberalizm kavramının galat-ı meşhur olma serüveni, galat-ı meşhur terminolojisiyle birebir uyumludur. Neoliberalizmin yaygın bir şekilde menfi anlamda kullanılmaya başladığı Şili'deki deneyim ve sonrasındaki süreç, tam olarak buna karşılık gelmektedir. 

Şili'de kavramı ilk defa neoliberalizme karşı kullanıp, menfi yan anlamlar yükleyenler, Şili'nin 1970'lerin sonlarına doğru iktisat politikalarında tercih ettiği reformist politikalar esnasında ortaya çıkan sorunların tamamını, yani fiilî durumu neoliberalizm olarak isimlendirdiler. 

Ancak Şili'de neoliberalizmi bu menfi yan anlamıyla kullananların çok azı akademik dergilerde aynı terminoloji ile bilimsel makale basabilmişlerdir. 

Bu politikaların, bilimsel temelleri üzerine atıf yapmaktan ve kavramı tanımlamaktan kaçınmışlardır. Çünkü bu yeni dil, İspanyolca konuşulan ülkelerde bilimsel temelleri olmayan bir içerik kullanıyordu. Dahası bilimsel temelleri belirgin olan bir kavramı, aksi bir anlamda kullanıyordu. 

Devamında 1980 sonrasında benzeri iktisat politikalarının, tüm dünyada yaygınlaşması, bu reform süreçlerinde ortaya çıkan sorunların da aynı terminoloji üzerinden okunmasını getirince, neoliberalizm kavramı, çok hızlı ve yaygın bir şekilde bilimsel temellerinden kopuk ve menfi bir yan anlam kazanmaya başladı. 

Hatta Türkiye'de liboş ve entel liboş gibi pejoratif yan anlamlar, 10 yıllar boyunca pek çok kişi tarafından doğru tanımlamalar olarak kabul edildi. Gelinen nokta itibarıyla sosyal bilimler alanındaki akademisyenler arasında bile neoliberalizm konusunda bariz bir yanlışta ittifak zuhur etmiş görünüyor. 

Bununla birlikte bu durum, çok yaygın bir karakteristik olduğu için bu grup içinde yer alanların hepsini bütüncül bir grup olarak sınıflandırmak doğru olmayacaktır. Çünkü köşe yazarları bir yana, kavramın yanlış anlamda kullanıldığının farkında olmayan akademisyenler bile bulmak mümkün. Peki, bu nasıl oluyor?

Öncelikle neoliberalizmin ne olduğunu irdelemeksizin, önceki çalışmaların, yanlış kullanımına yapılan atıflar sonucu, yeni yapılan tüm çalışmalar, bu yanlışı doğru bir kullanım gibi aldıklarında kavram bu haliyle kabul edilmiş oluyor. Dahası, ilgili analizlerin neredeyse tamamında kavram, tanımlanmaksızın kullanılmaya devam ediyor. 


Bu unsurlar, bazı terminolojik ve metodolojik sorunlarla uğraşmaksızın bir analiz yürütmeyi mümkün kıldığından bir nevi pragmatik ve provokatif bir yöntem gütmeyi kolaylaştırmakta ve menfi yan anlamların yerleşik algı olarak kabullenilmesine aracılık etmektedir. Açıkça neoliberalizme ilişkin zamanla ortaya çıkan muğlaklık, manipüle edilmektedir. 

Bu, akademik beceri olmaksızın konuyla ilgilenenler için anlaşılması oldukça güç bir karmaşıklığa neden olduğu gibi akademisyenler açısından da kolay bir durum değildir. 

Bununla birlikte akademik dünyada konu üzerine yazanların, bu zorluk ve açmazlara ilişkin kavrayış becerisinin olması beklentisi, böyle davranmadıkları durumda konuyla ilgili analiz yapanları, töhmet altında bırakmaktadır. 

Dolayısıyla bu durumda olanların, cehalet, safça davranış veya manipülatif bir ideolojik angajmanla tanımlanmaları kaçınılmaz hale gelmektedir.


    Bu konunun üzerine gidilmesini gerektiren niteliği, hangi grupta yer aldığına bakmaksızın, bu tür bir yanlış içinde olanların, basit bir kavram yanlışlığı yapmaktan daha fazlasına aracılık etmeleridir. Bu nedenle konuya ilişkin yanlış üzerine titizlikle gitmek, özellikle gereklidir. 


Çünkü terimin kullanımındaki ideolojik asimetri, karmaşıklığın en temel nedenidir ve bu asimetri, neoliberalizme ilişkin analizde farklı yaklaşımlar arasındaki hatların bulanıklaşmasını getirmektedir. 

Dolayısıyla da çok önemli bir bilimsel yaklaşımın yanlış aktarılmasına neden olunmaktadır. Metodolojik olarak bu, aslında olmayan suni bir sorundur ve bu sorunun yükü, ideolojik angajmanlarla kavramı bağlamından koparıp, manipüle edenlerin omuzlarında kalmaktadır. 

Ayrıca bu radikal yan anlamlarla kavramı bağlamından kopararak analize konu edenler, sosyal disiplinler içinde bile radikal politik ekonomi olarak heterodoksi içinde yer almaktan kurtulamamaktadırlar. 

Bu mutlaka kötü değildir, ama kesinlikle iyi de değildir. Çünkü yaklaşımın, en azından genelgeçer olmadığını gösterir. Bir de galat-ı meşhur olan bir kavramın, havasın değil, ama avamın elinde bu duruma düşmesi meselesi bulunmaktadır.
   

 *Yıldız Teknik Üniversitesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder