Popüler Yayınlar

22 Nisan 2013 Pazartesi

İnsanlara en güzel ikram: KAVL-İ LEYYİN

EMEL TEMİZAY
Sayı: 106 | 11 Nisan 2013
 
Kavl-i leyyin (yumuşak söz) sadece hitabet sanatıyla ilgilenenleri değil, herkesi ilgilendiriyor. Muhabbetlerinde nezakete dikkat edenler, muhataplarına aslında en güzel ikramı sunmuş oluyor.

Asr-ı Saadet’te bir gün ezan okunurken bir grup çocuk ezanı hafife alıp müezzinle dalga geçer. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) çocukları yanına çağırır ve ezanla kimin dalga geçtiğini sorar. 

Hepsi içlerinden birini gösterir. Peygamberimiz, Mahzûre isimli küçüğe dönüp sesinin ne kadar güzel olduğunu söyler. Daha sonra ondan ezan okumasını ister. 

Okumayı bilmeyen çocuk, mahcup olur. Resûlullah, tebessüm edip önce kendisi ezan okur sonra ona dönerek, “Hadi, tekrar et!” buyurur. 

Ebû Mahzûre (ra) ezanı okuduktan sonra Allah’ın Resûlü ona bir kese para verir. Kendisinin cezalandırılacağını bekleyen küçük, böylesi bir mükâfatla karşılaşmanın şokunu üzerinden atamadan Efendimiz mübarek elini onun alnına koyar, diğer elini göğsüne getirip, “Allah seni mübarek kılsın, Allah sana bereket yağdırsın.” diyerek dua eder. 

Çocuk o ana kadar ürküp korktuğu Kâinat’ın Sultanı’na sevgi duymaya başlar. Efendimiz’e “Beni Mekke’ye müezzin olarak tayin eder misiniz?” diye sorar. Nebiler Serveri de tebessüm ederek onun bu isteğini kabul eder.

Paylaştığımız kıssa, Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘kavl-i leyyin’ yani yumuşak ve nazik üslubunu en iyi anlatan örneklerden sadece biri. 

Anlıyoruz ki insanlarla iletişime geçerken ne söylendiği kadar nasıl söylendiği de önemli. Her ortamda yumuşak bir dil, sert olandan daha hoş gelir muhataplarımıza. 

Bazen ufacık bir sözle karşımızdakinin kalbini kırarken tatlı bir ifadeyle gönüllere taht kurabiliriz. Nezaketin zirvesinde duran Peygamberimiz’in bu hasleti, ayette şöyle ifade ediliyor: “İnsanlara nazik davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın insanlar senin çevrenden dağılırlardı.” (Al-i İmran, 3/25). 

Nebiler Serveri, bir hadisinde, nazik ve tatlı dilli olanın cennetlik olacağını müjdeliyor: “Allah sert davranışa vermediğini yumuşaklığa verir.” (Müsned, İmam Ahmed) 

Resûlullah’ın biz ümmetine tavsiye ettiği kavl-i leyyine, Taha Sûresi’nde yer veriliyor. Allahu Teala azgınlıkta haddi aşan Firavun’a Hz. Musa ile Hz. Harun’u (as) hak dine davet için görevlendirdiğinde, “Firavun’a gidin, zira o iyice azdı. Ona tatlı, yumuşak bir tarzda hitab edin. 

Olur ki aklını başına alır yahut hiç değilse çekinir.” (Taha, 43-44) buyuruyor. Tefsir Profesörü Suat Yıldırım, ayeti, “Ayetteki tebliğden maksat, muhatabı doğru yola getirmektir, yoksa bir güç ve hitabet gösterisi değildir. 

Karşıdaki insan güçlü bir hükümdar olunca, sert bir tavırla öğüt vermeye karşı kibirlenir. Muhatabın faydasını gözetmek, hidayetini kolaylaştırmak için Rabb’imiz bize kavl-i leyyin yani tatlı dil kullanmayı emrediyor.” şeklinde yorumluyor. Yıldırım, ayetten yola çıkarak, muhatabımıza inanmaması halinde karşılaşacağı cezayı, onun kibrine dokunmamak için, dolaylı bir üslupla bildirmemiz gerektiğini aktarıyor.

Çünkü tatlı söz, gurura dokunmuyor ve azgınlığı kabartmıyor. Yıldırım’a göre bu ayetle Müslümanlara bir strateji gösteriliyor. 

Nitekim Hz. Musa (as) da Yaradan’ın bu emri üzerine Firavun’a karşı daima nazik bir şekilde hitap ediyor.

Yumuşak üslup, sadece konuşmalarımızı değil beden dilimizi de kapsıyor. Çünkü davranışlarımızla da insanlara mesajlar veriyoruz. 

Diksiyon ve hitabet eğitmeni Tufan Yakar’a göre ses ve beden ayrılmaz iki enstrümandır ve asıl güzellik kişinin dilinde, söylemlerinde ve tavırlarındadır. Öyle ki güler yüz ve tatlı bir çift söz, her insan üzerinde müspet bir tesir bırakıyor.

Prof. Dr. Suat Yıldırım, Peygamberimiz’in bu düsturuyla ilgili başka bir noktaya dikkatlerimizi çekiyor. 

Yıldırım’a göre, bazen bizi üzen ve kızdıran bir durum karşısında hiçbir şey söylemeksizin öfkemizi yutmak da kavl-i leyyin. Allahu Teala, “Öfkelerini yutan ve insanların kusurlarını bağışlayanları över.” (Al-i İmran, 134) ayetiyle kullarından böyle davranmalarını istiyor. 

Efendimiz de “İnsanın yuttuğu şeyler arasında, yudumladığı öfke kadar Allah katında sevap kazandıran hiçbir şey yoktur.” (İbn Mace ve İmam Ahmed) buyuruyor.

Çocuklara kavl-i leyyin aşılanmalı

Kişinin nazik bir üsluba sahip olması karakteri kadar yetiştirilme tarzına da bağlı. Çünkü çocuk, anne-babasını rol model alarak hayata adım atıyor. 

Ebeveynlerin özellikle gelişim çağındaki çocuklarına karşı konuşma ve tavırlarına özen göstermeleri gerekiyor. Ailelerin çocuklarıyla iletişime geçerken yumuşak olmalarını tavsiye eden Psikolog Yasemin Eyüpoğlu’na göre temel sorun muhataba göre hangi ifadeyi kullanacağını kestirememek. 

Nitekim Eyüpoğlu’nun danışanları arasında çocuklarıyla sorun yaşayanlar; sert, kuralcı, hoşgörüsüz olan ve kavl-i leyyin hassasiyeti taşımayan anne-babalar. Bu sebeple o, ailelere öncelikle üsluplarını yumuşatmaları tavsiyesinde bulunuyor.

Nezaketin hakim olmadığı bir iletişim tarzı eşler arası ilişkiyi de olumsuz etkiliyor. Eyüpoğlu, evli bir danışanın eşiyle yaşadığı olayı bizimle paylaşıyor: 

Eşinin kendisiyle ilgilenmediğini söyleyen kadın danışanım, kocasıyla diyaloğa geçtiğinde ‘İşine daha çok vakit ayırıyorsun, hep maç izliyorsun, annenle benden daha çok konuşuyorsun.’ şeklinde ifadeler kullanıyordu. Yani hep karşı tarafı suçlayıcı ve eleştirel bir üslup takınıyordu. Bu durum karşısında eşi hep savunmaya geçiyordu. Haliyle sürekli kavga ediyor ve birbirlerinin kalplerini kırıyorlardı. Benim kavl-i leyyin tavsiyemin ardından ilişkileri düzeldi.

Sözün ahirinde çocuk, genç, yaşlı, doktor, öğretmen, amir ya da anne-baba rolümüz ne olursa olsun yumuşak dil ve üslubu hayatımızın merkezine oturtmamız elzem. Fahr-i Kâinat Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) de buyurduğu gibi: “Allah yumuşak huyluyu ve utangaç kimseyi sever. Kötü sözlü, öfkeli kimseyi ise sevmez.” (İbn Hibbân)  

e.temizay@zaman.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder