Popüler Yayınlar

12 Nisan 2013 Cuma

MHP için yol ayrımı: Milliyetçilik mi? Ulusalcılık mı?

12 Ağustos 2010

Siyasetin tüm unsurları anayasa değişikliğine ilişkin referanduma odaklanmış durumda. 

İlginçtir, bunca polemik bombardımanı içinde tartışılan iki ciddi konu var: Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yeniden yapılandırılması...

CHP, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısındaki herhangi bir değişikliğe kökten karşı. Aslında bu tavır, CHP'nin geleneksel zihniyeti açısından son derecede tutarlı.

Zira CHP, tarihsel süreçte ideolojik olarak her iki kurumu da kendine çok yakın hissetmekte. Tam da bu noktada belirtmek gerekir ki, darbe anayasasına en başta karşı çıkması umulan DİSK ve KESK gibi kuruluşların da referandum konusunda CHP ile senkronize davranışı, ideolojik bir ortak paydadan kaynaklanmakta.

Referandum, AKP için iki açıdan hayati bir önem taşımakta. Birincisi; merkezi kuşatma altında tutan bürokratik oligarşiye karşı toplumsal nitelikli bir zafer kazanmak, ikincisi ise; referandumda "evet" çıkması durumunda oluşacak psikolojik havayla, gelecek yıl yapılacak olan genel seçimlerde bir başarı yakalamak...

Halkoylamasında CHP ve AKP açısından "hayır" ve "evet" cephesinde öncülük ne kadar anlaşılabilir bir durumsa, ideolojik tutarlılık açısından MHP'nin tavrı bir o kadar eksantrik görünüyor.

MHP yetkilileri meydanlarda "hayır" kampanyasını başlatmış durumda. Ancak referandum konusunda bu partinin tabanında kafalar berrak değil.

Bir yanda parti sözcülerinin açıklamaları, bir yanda milliyetçi düşünce sisteminin vicdanlara yüklediği ağır vebal!

Bürokraside AKP adına yapılan partizanlıklardan zarar görenler, ya da parti tavanından aldığı işareti "kurşun asker"lik için yeterli sayanlar bir yana, milliyetçi/ülkücü tabanın bu referandumda "hayır" oyu kullanması için ortada gerçek bir sebep var mıdır?

Bu soruya rasyonel bir cevap verebilmek gerçekten çok zor...

MHP'de 12 Eylül darbesine kadar taban ve tavan arasındaki iletişim lider/doktrin/teşkilat düzleminde süregeldi.

Komünizme karşı mücadelede devletin asal direnç noktaları olduklarına inandırılan bir nesle, darbe sonrası öyle bedeller ödetildi ki, sonuçta "kutsal devlet"in tüm parametreleri parçalanıverdi.

Böylece mutlak bir itaat kültüründen beslenen devletçi anlayıştan kopan milliyetçiler, eleştirel ve sorgulayıcı bir anlayışla tanıştılar.

Bu nedenledir ki, MHP seçmeni bugün referandum gibi hayati bir konuda, olayları kendi akıl süzgecinden geçirdikten sonra ideolojileri ile tutarlı bir karar verme yetisine sahiptirler.

MHP kurmayları öncelikle referandumda "hayır"cılar safında yer alınmasının düşünsel ve ideolojik gerekçelerini açıklamak zorunda.

Eğer tek amaç, AKP hükümetini referandum yoluyla şöyle bir silkelemek ise, unutmamak gerekir ki bu strateji aynı zamanda ideolojik açıdan bir kırılmayı da beraberinde getirmekte.

Hükümet karşıtlığı adına, solun tüm renklerinin buluşup kaynaştığı bir değirmene su taşımak, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya sebebiyet verebilir.

Daha yakın geçmişte MHP'nin de katkısıyla Parlamento'dan 411 milletvekilinin desteğiyle geçen üniversitelerde kılık kıyafet serbestliğinin, bu Anayasa Mahkemesi tarafından engellenmesi karşısında sızlayan kamu vicdanı unutulmuş olamaz.

Bugünkü Anayasa Mahkemesi'ni ya da adeta bir kast sistemiyle oluşan HSYK'nın yapısını savunmak, hangi milliyetçi düşüncenin ürünü olabilir?

Eğer bunun gerekçesi "AKP kendi yargısını kuracak" basitliği ise bu söylem gerçekten de sıradan insanların zekâsıyla dalga geçmeye teşebbüsten ileriye gidemez.
 
GENEL SEÇİM ÖNCESİ BÜYÜK STRATEJİK HATA 

MHP yöneticilerinin Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın bugünkü yapısında ısrar etmelerinin perde arkasında, bugünlerde zor durumda kalan bürokratik oligarşiye devletçi bir refleksle omuz vermek var ise bu durumda milliyetçilikten ulusalcılığa bir yolculuk başlamış demektir.

İşte MHP'de asıl sorun da burada başlamaktadır. Zira MHP'nin bu ortamda ulusalcı bir düzleme sürüklenmesi, milliyetçi maneviyatçı tabanda çok derin ayrışmalara yol açar.

Anlaşılıyor ki MHP kurmayları, kendi seçmen davranışları konusunda ya derinliğine bir analiz yapma ihtiyacı duymuyorlar, ya da gelecek seçimlerde oy kaybını şimdiden göze almış durumdalar.

Hiç değilse hatırlanması gerekir; 57. Hükümet içinde solun kuyruğuna takılı bir MHP, geleneksel seçmen tarafından adeta cezalandırılmış, dahası, özellikle Orta Anadolu'da MHP'den kayan oylar bir daha geri dönmemiştir.

Sözün özü; CHP, DİSK, KESK gibi kuruluşlarla birlikte saf tutan bir MHP, referandum sonrasında bu davranışının siyasi bedelini ödemek zorunda kalabilir.

MHP'nin referandumda "hayır" cephesinde yer alması, yaklaşan genel seçimler öncesinde bir başka açıdan stratejik bir hata olacaktır.

Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde etnik tartışmaların yaşandığı yörelerde son seçimlerde MHP'ye yönelen sosyal demokrat oyların, Kılıçdaroğlu ile birlikte tekrar CHP'ye yönelmesi beklenmekte.

İşte, referandum yolunda MHP'nin CHP ile yakın temas içinde olması, bu akışkanlığa büyük bir ivme kazandırabilir.

Şüphesiz ki, referandumda "hayır" çıkması durumunda, bunun siyasi rantını CHP alacaktır. MHP açısından hiçbir kazanım olmayan bu durum karşısında, referandumda "evet" oyu kullanan bir kısım milliyetçi seçmen genel seçimler öncesi şüphesiz ki yeniden bir durum değerlendirmesi yapacaktır.

MHP'nin referandum konusunda CHP ile özdeş tavrı, eğer gelecek yıl yapılacak genel seçimden sonra kurulması planlanan CHP+MHP koalisyonunun bir işaret fişeği ise bu strateji MHP açısından gerçek bir yıkım projesidir.

Siyasetini terör olaylarının istatistiği üzerine inşa eden partiler, kendi iktidarlarında toplum nezdinde yarattıkları "terörü önleme" beklentisinin altında kalabilirler.

Şüphesiz ki Kılıçdaroğlu-Bahçeli hükümeti kuruldu diye, PKK mevcut stratejisinin tek enstrümanı olan terörden asla vazgeçmeyecektir.

Ve hatta yapısal durum irdelendiğinde, muhtemel bir CHP+MHP koalisyonu döneminde PKK terörü daha da artma potansiyeli taşımaktadır.

Çok erken olmasına rağmen söylemekte fayda var: Genel seçimler sonrası kurulabileceği varsayılan CHP+MHP koalisyonu bu ülkenin geleceğini karartabilecek çok derin bir kaosun başlangıcı da olabilir.

Denilebilir ki referandum öncesinde MHP tam bir yol ayrımında! Soru şu... Milliyetçilik mi? Ulusalcılık mı?
Ne yazık ki vuvuzela öttürmekle siyasette tutarlı bir yol haritası çizilemiyor işte!

Sözün özü; AKP'ye zarar vereceğim derken, referandumda KESK, CHP, YARSAV, DİSK gibi kuruluşlarla aynı saflarda mücadele, MHP'nin misyonu ve vizyonu açısından gerçek bir fikirsel kırılmadır.

Elbette ki MHP yetkililerinin milliyetçiliği, sadece bir retorikten ibaret değilse!

 http://www.zaman.com.tr/yorum_yorum-prof-dr-ibrahim-aydin-mhp-icin-yol-ayrimi-milliyetcilik-mi-ulusalcilik-mi_1014899.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder