Popüler Yayınlar

5 Nisan 2013 Cuma

MUVAZENE


Güneşin gurub ettiği bir vakitte uyuyup da, henüz kavuşan ışıklarıyla gözlerini açan kimse afallayarak; vaktin sabah mı ? Akşam mı olduğunu düşünürken, biraz gözlerini oğuşturunca kafasının ağrıdığının farkına varır.

İnsan acizliğini idrak edemediği nisbette hayatında karşılaştığı hadsiz muammalara omuz silkmek zorunda kalır. Düşünen insanın; neden, niçin ve nasıl soruları arasıda kendisini sıyırabilen, kalbini itminana kavuşturma cehdini gösteren insanın hali böyle değildir.

Çünkü o, başına gelen anlaşılmaz sıkıntılar, hadiseler karşısında omuz silkip geçemez, esrarlı perdeleri yırtıp arkadaki hakikatleri görmeden rahat edemez, ruhu huzura kavuşamaz. Onun bu tedirginliği, bulma merakı, mana âlemine dalıp esbab arkasındaki gizli kudreti araştırması hayvandan farkına ait âmillerdir.

Beşer, muvazene dendiği zaman eşit büyüklükte eşya veya kütleler aklına gelir. Fakat bu ağır ve cesim kütlelerde muvazene nasıl sağlanmıştır. Ayrıca, ha inat kadar muazzam bir insan vücudunda muvazene nasıl sağlanmıştır?

Düşünemeyeceğimiz kadar büyük bir cisim yine düşünemeyeceğimiz kadar küçük bir zerre tarafından zîr-ü zeber olabilir.

Diyelim ki çok muazzam, çok hassas bir terazi olsun. Biz bu terazinin iki ayrı kefesine iki aynı güneş koysak veya eşit büyüklükte iki dünya koysak veya aynı ağırlıkta iki yumurta koysak sarf olunacak ayni kuvvet ile o hassas azim terazinin bir gözü göğe, biri zemine inebilir.

Küreler arasındaki bu muazzam dengeyi düşünürken, milyonlarca zerre taşıyan harika insanın gözle görünmez bir mikrop karşısında dengesini kaybedip hasta olması, onun ne kadar hassas olduğunu bize gösterir.

Bu muazzam fabrika her yönüyle tam kapasite ile çalışmakta, böbrekler her beş dakikada vücuttaki bütün kanı temizlemekte; karaciğer dörtyüze yakın görevini eksiksiz yapmakta; çizgili kastan teşekkül etmiş olan kalp, düz kasın çalışma programını uygulamakta; küçük dil trafik kanunlarını mükemmel tatbik etmekte; sindirim esnasında mukus hemen mide duvarlarını kaplayıp tuz ruhunun (Hidroklorik asit) mideyi delerek vazifeden kaçmasını engellemektedir.

Milyonlarca yumurta yumurtlayan balıklara kendi cinsini yeme özelliği verilip kürre-i arzın dengesi sağlanırken, insana da muazzam vücut küresini kullanma programı gönderilmiştir. Basit bir otomobili yapan, planını programını önceden çizen onu en ince teferruatına kadar düşünüp teşekkül ettiren kişi, elbette onun nasıl kullanılacağını da çok iyi bilir.

Ne ile çalıştırılıp, nasıl hareket ettirileceğini, nasıl kullanılırsa arıza ortaya çıkacağını, çıkan arızanın nasıl giderileceğini, elbette ki onu en küçük vidasına, somununa kadar düşünen zat veya sırlarını öğrettiği bir başkası bilir.

Uyuma vakitlerini dahi tanzim edemeyen beşer; kendisini seyyareler arasındaki muazzam ilahi kanunun farkına varıp-uygulayıcısı değil de mucidi ve yaratıcısı sanırsa; kendi mühendisini kendi yaradanını tanımaz ve onun gönderdiği mesajlara kulak vermezse tabii ki hor ve hakir bir sudan dünyaya geldiğini sanacaktır.

Fakat hak ve hakikate kulak veren, gece ve gündüzünü ayarlayıp, adımlarının artık daha sağlam olduğunu görecek ve cismini ruhuyla bütünleştirip aklını kalbiyle izdivaç ettirerek hayat dersini dinleyecek ve ruhunun başka âlemlerden getirdiği kadehlerdeki nağmelerin hazzını, sermest olup huzurla yudum yudum içecektir.

 http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/muvazene.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder