Popüler Yayınlar

14 Nisan 2013 Pazar

DEVLETİN DÖNÜŞÜMÜ VE MUTLULUK

14 Nisan 2013

“Devletin dönüşümü” başta iktisat ve siyasal bilgiler fakülteleri olmak üzere birçok bölümde okutulan bir ders konusudur.

Burada anlatılan dönüşüm genelde uluslararası literatüre dayandırılır ve küresel ölçekte değerlendirmeler yapılır. Aslında satır aralarında bahsedilse de, geçmişten bugüne dünya muvazenesinde önemli devletler kuran biz Türkler için, devletin dönüşümü ve devlet anlayışı birebir yaşanan deneyimlerle dolu.

Geçmişe dönüp baktığımızda devlet yönetimine ya da devletin nasıl algılanmasına dair eserler incelendiğinde, Yusuf Has Hacib'in “Kutadgu Bilig” eseri bir adımla öne çıkar.

Kut kelimesi Türkçede, mutluluk, devlet, ilahi güçten gelen bereket manalarına gelir. Kutadgu Bilig ise mutluluk bilgisi, devlet idaresi bilgisi olarak tanımlanabilir.

Kutadgu Bilig, yani “mutluluk bilgisi” eseri bir siyasetname ya da nasihatname olarak düşünülebilir. Yusuf Has Hacib, kaleme aldığı bu eserde, her iki dünyada mutluluğa kavuşulması için gerekli önermelerini ortaya koymuştur.

Ona göre öteki dünyayı kazanmak, bu dünyadan tamamen soyutlanıp sadece ibadetle geçen bir ömürle gerçekleşmeyecektir. İnsan yaşadığı topluma faydalı olmalıdır.

Hele bu insan toplum önderi ise bu fayda daha anlamlı bir hale gelmektedir. İnsanlığa hizmet etmek, öteki dünya için de önemli bir kazanımdır.

Siyasetname türünün ilk örneği olarak gösterilen Kutadgu Bilig, on birinci yüzyılda yazılmasına rağmen, eserde kullanılan sözcüklerin bir kısmı halen günümüzde de kullanılmaktadır.

Bu eserde iyilik etmenin faydaları, bilgi ile aklın yani ilmin önemi, devletin ve devleti oluşturan tüm organların sıfat ve görev tanımları, aile ve sosyal hayata ilişkin konular işlenmiştir.

Görüldüğü üzere dünya tarihinde de önemli bir yere sahip olan ve devletin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde notlar barındıran bu eser, devleti mutluluk ile tanımlamaktadır.

Devletin varoluşunun temeline ve devlet idaresinin merkezine mutluluğu koymaktadır. On birinci yüzyılda hazırlanan bu eser, devletin millet için olduğunun, hükümdarın millete faydalı olması gerektiğinin altını çizmektedir.

Devlet, erkleri barındıran bir güç odağı değil, milletin refahını ve mutluluğunu artırmaya çalışan, yani millete hizmet eden bir yapıya sahip olmalıdır. Devlet erk üstünlüğünü ancak milletin faydasına kullanırsa meşruluk kazanır.

On birinci yüzyıldan daha yakın tarihlere geldiğimizde İstanbul'un eski isimlerinden birisi ile karşılaşıyoruz: Dersaadet… Kelime anlamıyla “mutluluk kapısı”… İstanbul'un bilinen 41 isminden birisidir Dersaadet…

İstanbul'a verilmiştir ve belki de bunun en önemli nedeni, Osmanlı devlet yönetiminin yani payitahtın İstanbul'da olmasıdır.

Yani İstanbul devlet olarak, devlet de mutluluk kapısı olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda Osmanlı'da Dersaadet politikaları geliştirilmiştir.

Burada uygulamaya konulan politika ve projeler ile halkın mutluluk ve refah düzeyinin artırılması amaçlanmıştır. Aynı zamanda bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması için uğraş verilmiştir.

Aslına bakıldığında Osmanlı'nın devlet yönetiminin şifreleri kuruluş genlerine dayanmaktadır. Osmanlı'nın kuruluşunda kadının rolü oldukça önemlidir.

“Devlet ana” tabirinin sözlüğümüze girmesi de Osmanlı'nın kuruluş öncesi dönemine rastlar. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin babaannesi Hayme Ana, oğlu Ertuğrul Gazi'ye devlet yönetimiyle ilgili önemli öğütler vermiş ve imparatorluğun mayasını oluşturmuştur.

Ona adaletli, erdemli, sabırlı ve yoksullara karşı cömert olmasını öğütlemiştir. Hayme Ana, 1250'li yıllarda eşi Gündüz Alp'i göç sırasında kaybedince, aşiretin reisliğini alıp, dağılma noktasına gelen Kayı Boyu'nu toparlamıştır. Kayı Boyu, Osmanlı Devleti'nin tohumlarının atıldığı boydur.

Ertuğrul Gazi'nin annesi olan Hayme Ana, aşireti yönetirken evlatlarının ve torunlarının faziletli birer yönetici olmaları için uğraşmış ve ‘devlet ana' anlayışıyla yetiştirmiştir.

Ona göre devlet, ana olmalıdır. Ertuğrul Gazi'ye olan öğütlerinde; boyundan soyundan olsun olmasın tüm insanlara adil davranmasını, ancak adaletle birliği sağlayabileceğini, insanlığa hizmetin en önemli değer olduğunu vurgulamıştır.

Zamanına göre bir filozof derinliğinde fikirlere sahip olan Hayme Ana, devlet ana anlayışını Osmanlı’nın temeline yerleştirmiştir.

Günümüzde sosyal devlet ve/veya refah devleti kavramlarıyla açıklanan devlet tanımları, devletin sadece toplumsal amaçlara ulaşmak için ekonomik işlere rehberlik etmesi ve denetlemesi değil, aynı zamanda vatandaşların mutluluğunu artırmak yoluyla, alınan tüm kararlarda mutluluğun ve refahın merkeze konulmasından bahseder.

Dolayısıyla devlet sadece ekonomik aktivitelerin gelişimi için çaba sarf eden bir makine değildir. Devlet, milletten oluşmaktadır ve milletin, ekonomik aktivitelerin dışında daha birçok ihtiyacı söz konusudur.

Bu durumun dile getirildiği Birleş­miş Milletler Genel Kurulu'nun 19 Temmuz 2011 tarihli toplantısının sonuç belgesi “Mutluluk-Kalkınmaya Bü­tüncül Yaklaşım” başlığını taşımaktadır.

Bu belgede, mutluluğun en temel insan hedefi ve evrensel bir istek ol­duğu ortaya konulmuş ve ülkelerin gelişmişliğini göstermekte kullanılan GSMH'nin yapısı gereği bu hedefi yansıtmadığı belirtilmiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen bu teklifin ardından bir panel düzenlenmiş ve bu panelde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon tarafından yapılan açıklamada, "Uzun zamandır gayri safi milli hâsıla ekonomilerin ve siyasilerin ölçüldüğü bir kıstas görevi görmektedir.

Ancak bu, sözde ilerleme; toplumsal ve çevresel bedellerini hesaba katmamaktadır." ifadeleri yer almıştır.  Dolayısıyla, mutluluğun insanlar için temel bir hedef olduğu, gayri safi milli hâsıla gibi göstergelerin mutluluğu ve refahı yansıtmakta yeterli olmadığı dile getirilmiştir.
 
Evet, görüldüğü üzere Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un yeni keşfettiği devlet ve mutluluk ilişkisini, aslında biz yüzyıllar öncesinden beri hem de adını koyarak uygulamaya geçirmişiz.

Devleti tanımlarken ya da gerekliliğini açıklamaya çalışırken mutluluk ile kesiştirmişiz. Devlet, mutluluk için vardır. Devlet, milletin mutluluğu için faaliyet göstermesi gereken bir organizasyondur.

Devlet ana olmalıdır, ana gibi kapsayıcı, şefkatli ve bir o kadar da özverili. Peki, şimdi şu soruyu sormanın tam zamanı. Tarihimizde mutluluk ile birlikte anılan devlet ve idaresi günümüzde bu izdüşümü ne kadar yansıtabiliyor?
*Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi
 http://www.zaman.com.tr/yorum_devletin-donusumu-ve-mutluluk_2077861.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder