Popüler Yayınlar

9 Nisan 2013 Salı

ENDÜLÜSLÜ ASTRONOM

İskender Pala
i.pala@zaman.com.tr
Pek az medeniyet, Endülüs’ün ürettiği bilim ve fen kadar yüksek, harmanladığı sanat ve düşünce kadar derin, maruz kaldığı vahşet kadar da acı son ile anılabilir.

Orada dimağları mest ü hayran bırakan zarif anlayışlar kalpleri melul u mahzun eden acılarla sona erdirilmiş, insanlık adeta bilgi ve zarafetten intikam alan kaba siyasete kurban edilmiştir.

Endülüs deyince nedense gözümün önüne zevk-i selim adlı nazeninin narin boynunu paslı ve kör bir balta ile kesmeye çalışan vahşi ortaçağ adamları gelir ve onların karşısında İbn Zerkale’yi hatırlarım mesela.

Estetik şahikası, taş evlerin resmi geçit yaptığı şehirlerinin yüz akı olan Tuleytulalı (Toledo) İbn Zerkale’yi.

Takvimler binli yılların ilk çeyreğini gösterdiği zamanlarda doğan, Batı coğrafyası karanlık çağını yaşarken ihtişamla parıldayan ve Avrupa topraklarında bilimsel çalışmanın yüzünü ağartan Zerkale’nin adı İbrahim’dir.

Babası Yahya Efendi Tuleytulalı bir nakkaş imiş. Zerka (mavi gözlü) lakabını ona kimin taktığı bilinmiyor ama bütün kaynaklarda Zerkali veya Zerkale olarak anılıyor.

Batı dünyası ve Latin kaynaklarının Azarquiel, Arzachel, Azarchel, Arzakal veya Elzarkal dedikleri büyük bilim adamı ondan başkası değildir.

Yazıktır ki İbrahim Zerkali, Müslüman bilim dünyası kendisine sahip çıkmadığı, yolunu takip edecek bilim adamı yetiştiremediği ve hatta ilgilenmediği için Museviler göz göre göre onu Yahudi kimliğine büründürerek Batı dünyasına tanıtmışlardır.

Bu vurdumduymazlık ve mukabilindeki sahiplenme, Müslümanlar için de İbn Zerkale için de utanç sayılmalıdır.

Bir insanın arkasından Fatiha okuyacak torunları kalmayınca kabrini Yahudi maşatlığında arayıp ruhuna ard arda kadiş veya şabatta yizkor duası okunması ne kadar iç acıtıcıdır.

Oysa sanatkâr bir aileden gelen İbn Zerkale, gençliğinde bilim ve el zenaatlarında maharet gösterince Tuleytula Kadısı Sâid’in hizmetine girmiş, yaptığı gözlem aletleriyle kısa sürede yükselip 1062 yılında Tuleytula Emîri Yahyâ b. İsmâil el-Me’mûn tarafından kurulan astronomik gözlem heyeti üyeliğine getirilmiş, kısa sürede de bu heyete başkan seçilmiştir. O yıllarda Zerkale, Tuleytula’da büyük hayranlık uyandıran su saatlerini imal etmekle işe başladı ve şöhreti yayıldı.

Kastilya Leon Kralı VI. Alfonso 1078’de Tuleytula’yı zaptettiği vakit ona imkan sunacağını vaat etti ama o vatanından ayrılma pahasına Müslüman Kurtuba’ya göçüp çalışmalarını burada sürdürdü.

İki yıl sonra Regulus yıldızının boylamını ve gezegenlerin en yüksek noktalarını belirlemekte gösterdiği başarı astronomi tarihinde önemli bir merhale sayıldı.

1087’de ardı ardına sayısız gözlemler yaptı ve adeta uzayın haritasını çıkarıp kayıtlara geçirdi. 14 Ekim 1100 tarihinde Kurtuba’da (Cordoba) öldüğünde arkasında gözlemler ve keşiflerle birlikte Seyyid Muhammed bin İbrâhim gibi bir astronom bırakmıştır.

Kendisinden sonraki astronomlar kuşağı, İbn Kemmâd, Bitrûcî, İbn Hâim, İbn İshak, Ebü’l-Hasan Ali, İbn Bennâ ve Abraham İbn Ezra hep onun çalışmaları üzerine bilim üretmişler ve adını tarihe kazımışlardır.

Kopernik, onun hazırladığı Tuleytula Zîci’ni kullanarak ölçümler yapmış, astronomlar El-Kanûn isimli eserinde gezegenlere ait ölçüm değerlerini okumuş, trigonometrik fonksiyonların tespitinde onun önerdiği kaynak ve yöntemleri kullanmışlardır.

Zerkale yıldızlara nispetle güneş apojesinin hareketini inceleyip bunu güneşin tâdil merkezinin yüzyıllık bir değişimi olarak 12.04 saniyelik bir değer (bugünkü modern aletlerle ölçümlere göre 11.8 saniye) diye açıkladığında insanlık şaşkınlık yaşamış, astronomi dünyası çalkalanmış, Batlamyus astronomisi ve mekanik sistemini tersyüz eden bu büyük keşif Copernicus’un yapacağı keşiflere yol açmış, Horacius, Newton ve Halley tarafından tatbik ve taklit edilmiştir.

Sonuçta Zerkale yazdığı toplam sekiz astronomi kitabında, Kuss bin Saide’nin “göklerde haber var” cümlesine bir atıf gibi, adeta göklere dair haberleri sayfalara indirmiş, bununla da kalmamış, bir tür usturlap sayılan ‘’es-safîha (azefia)’’ adlı gökbilim aletini geliştirip ekvator dairesiyle ekliptik dairesinin stereografik izdüşümlerini birleştirmiştir.

II. Bayezid’in emriyle Mîrim Çelebi başta olmak üzere onun bu buluşu hakkında dünyanın her yanında pek çok makale, risale ve kitap yazılmıştır. Keza Merkür’ün yörüngesinin eliptik olduğu da ilk kez kayda geçirmiş, Kepler’in Astronomia Nova’sında Mars için yaptığını çok önceden yine o ortaya koymuş ve ilk olarak eliptik yörünge kavramına ulaşmıştır.

İmdi, İbn Zerkale bu medeniyetin çocuğu ve bilimsel mirasıdır. Gel gelelim Fuat Sezgin Hoca’dan gayrı bütün İslam dünyası onu öğrenme konusunda uykuya yatmış durumdadır.

Batı dünyası ise hakkında sürüyle makaleler, kitaplar, araştırmalar hazırlamaktadır (Zerkale hakkında geniş bilgi için bk. Muammer Dizer, İbn Zerkale, DİA c.21 s.243 vd.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder