Popüler Yayınlar

9 Nisan 2013 Salı

İnsana saygı, değerlerine de saygıyı gerektirir

Ahmed Şahin



Kırık Testi’den sızan sohbetlerden derlediğim “insana saygı hassasiyeti”ni birlikte bir daha okuyalım.

Bakalım, Hz. Kur’an, muhatabımız olan insana saygıyı nasıl bir önemle emrediyor, kaba üslupla itici değil de, nezaketli üslupla çekici olmamızı ne incelikte dikkatimize sunuyor bir daha görelim. Birlikte okuyoruz Hocaefendi’nin “insana saygı hassasiyeti” açıklamalarını:

      *******  

   -“Bizim inancımıza göre Cenâb-ı Hak, her bir insanın mahiyetine iyilik adına bir kısım nüveler, çekirdekler koymuştur. Bu yönüyle her bir insan, potansiyel olarak, Cenâb-ı Hakk’ın, adına yemin ettiği eşref-i mahlûk bir varlıktır!. Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Mübîn’de;

-“And olsun ki biz, insanı çok kerim (şerefli) yarattık.” buyuruyor. (İsra Sûresi, 17/70)
Başka bir âyet-i kerimede de;

-“İnsanı ahsen-i takvîme mazhar olarak yarattık.” deniliyor. (Tin Sûresi, 95/4)

Dikkat edildiğinde görüleceği üzere, âyet-i kerimelerde şerefli ve ahsen-i takvime mazhar olarak yaratıldığı ifade buyrulan ve üzerine yemin edilen bu varlık, önce “mü’min!” değil, sadece “insan!”dır!... Evet, insan!..
-Demek ki her bir insan, potansiyel olarak bu yüce şerefi taşıyan değerli bir varlıktır!

İşte biz bu değerli varlığa da, benimsediği kendi değerlerine de saygı duyarız. Çünkü bir insanın doğru olduğuna inandığı değerle, o insanı birbirinden ayıramazsınız.

-Eğer siz bir insanın benimsediği değerlere saygılı davranmıyorsanız, o da sizin değerlerinize saygı duymayacak, sizin tahkirinize tahkirle karşılık verecektir. Bunun müsebbibi de, sizin ona karşı saygısızlığınız olacaktır!

- Öyle ise insana saygı, o insanın kendi doğrularına da saygıyı gerektirmektedir. İşte bu saygıyı Kur’an-ı Kerim, şu ifadelerle emreder:

-“Onların (bir kısım insanların) Allah’tan başka edindikleri tanrılarına sebbetmeyin, hakarette bulunmayın ki, onlar da cahillik ederek hadlerini aşıp (sizin inandığınız) Allah’a sebbetmesin, saygısızlıkta bulunmasınlar!..” (En’am Sûresi, 6/108) Görüldüğü üzere İlâhî Kelam, sarih bir şekilde, açık bir emirle insanların Allah’tan başkasına ilah deyip el açtıkları, yalvarıp yakardıkları ikon ve putlarına dahi sebbetmeyi yasaklıyor!
Ayetteki “sebbetme” dilimize aktarıldığında, ilk akla gelen mânâsı itibarıyla “galiz tabirlerle hakarette bulunma, sövüp sayma” şeklindeki sözlerdir.

-Bundan dolayı, bir mü’min olarak bizim, ister semavî bir din, isterse din şeklinde ortaya çıkan bir organizasyon etrafında bir araya gelmiş insanların inançlarına karşı sebbetme manasına gelebilecek yakışıksız ve münasebetsiz söz söylememiz, onlara karşı saygısızlıkta bulunmamız düşünülemez! Ayetlerin sebbetmeyi yasaklamasına rağmen Müslüman böyle bir saygısızlıkta bulunamaz!

-İşte bu mülahazalarla hangi düşüncede olursa olsun insana saygı duygusunu içimizde sürekli şekilde geliştirme ve güçlendirme peşinde olmalı, neticede her türlü şart altında sinemizin muhatap olduğumuz herkese açık olduğunu gösterebilmeli, İslam’ın telkin ettiği terbiye ve nezaketimizi her halükarda muhataplarımıza fiilen gösterme görevimizi yerine getirmede ihmale düşmemeliyiz!...

-Dinimizin, bizim gibi düşünmeyen insana karşı saygı emri bu açıklık ve netlikte olunca, diyebiliriz ki, muhataplarımız satanist veya Zerdüşt bile olsa, kanaatimce, onların şeytana tapma gibi tasvip etmemizin mümkün olmadığı düşüncelerini dahi getirip yüzlerine çarpar bir tarzda ifade etmek doğru değildir ve bu tavır, onların da bizim doğrularımızı dinleme duygusunu yok eden bir üslûp hatası olur. Onların da bize aynı üslupta mukabele etme hatasına sebep olur.

-Müslüman’dan beklenen ise, münasebetleri geren üslup hatası değil, saygıyı sürdüren üslup savabıdır. Birlik beraberliğe sebep olan barış üslubudur!.

-Öyle ise, herkes kendi tutum ve tavrına bir bakmalıdır. Ortamı geren üslup hatasından yana mı, saygıyı sürdüren üslup savabından tarafa mı dil kullanıyor bir muhasebe yapmalıdır. Yapmalıdır... Çünkü İslam’ın insana saygı emirleri ve kucaklaştırıcı gerekçeleri açıkça meydanda.. Artık  gösterilmesi gereken saygı hassasiyetinin takdiri, sorumluluk sahiplerinin idrak ve izanlarına kalmıştır!”

Burada bizim cümlemiz:

-Fatebiru ya ülil ebsar!.saygının önemini düşünün ey basiret sahipleri!

 http://www.zaman.com.tr/ahmet-sahin/insana-saygi-degerlerine-de-saygiyi-gerektirir_2075612.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder