Popüler Yayınlar

2 Nisan 2013 Salı

HABEMUS LINGUAM (Bir dilimiz var)

 İtalyan Giovanna Chirri, Latince bildiği için Papa’nın istifasını ilk duyuran gazeteci oldu.
İtalyan Giovanna Chirri, Latince bildiği için Papa’nın istifasını ilk duyuran gazeteci oldu.
25 Mart 2013 / CEMAL TUNÇDEMİR
Dünyada kimsenin ana dili olmadığı için ‘ölü diller’ arasında sayılan Latince, Papa 16. Benedikt’in istifasıyla yeniden gündeme geldi.
1,2 milyar Katolik’in manevi lideri konumundaki Papa 16’ncı Benedikt, 11 Şubat 2013 tarihinde yeni azizlerin adını açıklayacağı toplantıya geldiğinde kimse biraz sonra olacakları tahmin bile edemezdi.

Salondaki medya mensupları, bir fıkranın girişini oluşturacak özellikteydi: Bir İtalyan, bir Meksikalı, iki Fransız ve bir Japon... Yerine oturan 86 yaşındaki Papa, yardımcısının verdiği kâğıdı aldı ve bir dakika sürmeyen konuşma metnini okudu.

İtalyan ANSA haber ajansının Vatikan muhabiri Giovanna Chirri, Papa Benedikt’in konuşmasını dinlerken ne olduğunu herkesten önce anladı.

Daha toplantıdaki bazı kardinaller bile ne dinlediklerinden habersizken, aynı zamanda dindar bir Katolik olan Chirri, şok içinde ajansına tek cümlelik haberi geçti ve sonra oturup ağlamaya başladı.

Bayan Chirri’nin geçtiği haberi alan ANSA, saat 11.46’da servis ettiği tek cümlelik, “Papa lascia pontificato dal 28/2 (Papa, papalığı 28/2’de bırakıyor)” haberiyle tarihe not düştü.

Peki, Chirri nasıl oldu da toplantıyı takip eden diğer medya mensupları hiçbir şey anlamazken son yılların en tarihî gelişmesini dünyaya ilk duyuran isim oldu?

Diğer gazetecilerin bilmediği bir şeyi bilerek: Latince... Gazeteciler ve bazı kardinaller, Papa’nın konuşmasının Vatikan tarafından İngilizce ve İtalyancaya çevrilmesini beklerken bu dili bilen Chirri çoktan flaş gelişmeyi dünyaya duyuracaktı.

Benedikt ya da Latince adıyla Benediktus, her gelişmenin saniyede dünyanın en ücra köşesine iletilebildiği sosyal medya çağında vedasını Latin dilinde yapmayı tercih etmişti. Bu gerçekten de etkileyici bir mesajdı.


 

Vatikan’ın resmî dili

Latince, bütün dilbilim kategorizasyonlarında ‘ölü diller’ arasında sayılıyor. Yani dünyada ana dili Latince olan kimse yok. Konuşanların tamamı bu dili sonradan öğreniyor.

Ancak Latince ne kadar ölü, orası tartışılır.

Akdeniz’in dünya ticaretinin kalbi olduğu yüzyıllarda, bu ticaretin tarafları arasında bir ortak dil doğdu. Venedik, Cenova, Floransa gibi şehirler ticari sirkülasyonun Avrupa yakasındaki ana duraklarıydı.

Dolayısıyla, yeni dilin önemli kısmı İtalyanca kelimelerden oluşuyordu. Ancak Arapça, Farsça, Türkçe ve Yunanca da kayda değer yer tutuyordu dilde.

Gemici, tüccar, esir ve askerlerin kendi aralarında konuştuğu bu melez dile, Latince adıyla ‘Lingua Franca’ dendi. Bizim eski metinlerde Frenkçe diye geçen bu dil, bütün Avrupa’yı ‘Frenk’ görmemizin sebebidir.

Frenk dili ya da bazı kaynaklarda ‘Sabir’ denen dilin bazı harika örnekleri, Fransız yazar Moliere’in Kibarlık Budalası adlı tiyatro komedisinde var.

O dönemin diplomat ve tüccarlarının ortak anlaşma dili olması sebebiyle, artık dil bilimciler, her devrin uluslararası anlaşma diline ‘lingua franca’ diyor.

Günümüzün ‘lingua franca’sı, yani ‘Frenk Dili’ İngilizce. İşte Latince, İngilizceden çok önce, tarihin önemli bir diliminin ‘lingua franca’sıydı.

 

Latincenin ikinci çöküşü

İtalya’da ‘Latium’ bölgesinde ortaya çıkan Latince, bölgenin en önemli şehri Roma‘nın bir uygarlık merkezine ve akabinde imparatorluğa dönüşmesiyle yayıldı.

Roma’nın altın çağında yeryüzünün en güçlü ve etkili dili oldu. Ancak Roma’nın gerilemesiyle ve Cermen kavimlerin yayılmaya başlamasıyla etkinliği azalmaya başladı.

Roma İmparatorluğu’nun kurduğu yol sistemi ve merkezî kamu düzeninin bozulmasıyla Avrupa’nın özellikle güney hattındaki geniş coğrafyada Latince konuşanlar arasındaki lehçe farklılığı derinleşmeye başladı.

Konuşulan ile yazılı Latince arasındaki fark arttı. Gotlar ve Cermenlerin akınlarının başlamasından 3 asır sonra, birinci milenyumun ikinci yarısında, İspanya, İtalya, Fransa coğrafyasındaki Latince konuşanlar birbirini anlamakta güçlük çeker hâle geldi.

MS 5. yüzyıldan 8. yüzyılın sonlarına kadar yaşanan bu süreç, Latince konuşan Roma ahalisi arasında Fransızca, Portekizce, İspanyolca, İtalyanca dillerinin doğuşuna sahne oldu.

Ancak İstanbul’un fethi sonrası hâlâ Latince konuşan Bizanslı sanatçı ve aydınların Avrupa’ya kaçmasıyla yeni bir canlanma yaşandı. Rönesans ile birlikte Avrupa elitleri arasında Latince ve Antik Yunan merakı en üst seviyeye çıktı. Örneğin ‘deneme’ türünün babası Montaigne birincil dil olarak kendine Latinceyi benimsedi.

Amerika’nın keşfi ve sömürge çağının başlamasıyla Avrupa dilleri arasındaki rekabet de yükselince, Latincenin ikinci çöküş evresi başladı. Isaac Newton’un ‘Principia Mathematica’sı (1687), Batı’da Latince yazılan son büyük kitaptır.

Latince Avrupa günlük hayatından çekilmesine rağmen varlığını, Katolik kiliselerine bulundukları ülkenin dillerinde ayin yapma izninin verildiği İkinci Vatikan Konsülü’ne (1962-1965) kadar sürdürdü.

Latince hâlâ Vatikan’ın resmî dili. Bütün resmî yazışmalar ve papanın dünyanın dört bir tarafındaki Kardinal ve Piskoposlara yönelik genelgeleri Latince kaleme alınıyor. Vatikan sınırları içindeki bankamatikler (ATM) bile Latince işlem yapıyor.

Bu resmî tabloya rağmen Vatikan içinde Latinceyi akıcı şekilde konuşan insan sayısı 100’ü geçmiyor. Bunlardan biri olan Benedikt, tıpkı selefleri gibi Latinceyi en azından kilise içinden yeniden canlandırmak için büyük çaba harcadı.

İkinci Vatikan Konsülü’nde kaldırılan Latince Ayin’in bir kısmıyla da olsa yeniden kiliselere dönmesinin yolunu açtı. Bugün kardinal seviyesinde birçok Katolik din adamının Latince bilmemesinin sebebi söz konusu konsülün diğer dillerde ayine izin vermesiydi. Son dönemde özellikle Katolik ilahiyat okullarında Latince çok daha ciddiyetle öğretiliyor.

Yine Benedikt’in birer Twitter hesabı açtığı 8 dil arasında Latince de vardı. Tüm hesaplarının ortak Twitter adı olan ‘Pontifex’ Latince ‘köprüler inşa eden’ demek. Roma İmparatorluğu’nda en yüksek konumdaki din adamına bu unvan verilirdi.

Latinceye ve ‘Kutsal Roma İmparatorluğu’na düşkünlüğüyle bilinen Benedikt, geçen yıl Kilise’nin üst düzey din adamlarına Latince öğretecek bir birim kurdu.

Bu akademi, günümüz dünyasında hayatımıza girmiş kelimelerin bile Latincesini üreterek din adamlarına listeler yayımlıyor. Örneğin, ‘inscriptio cursus electronici (e-mail)’ veya ‘graphum act theatrum (sinema)’ gibi.

Latincenin durumu bazı yaşayan dillerle kıyaslandığında aslında çok da vahim sayılmaz. Latin tarihini anlatan ünlü eser Ad Infinitum’un yazarı ve Yok Olma Tehlikesi Yaşayan Diller Vakfı’nın başkanı Nicholas Ostler, Latincenin ‘interretialis’teki yani internetteki varlığının, İzlanda, Litvanya ya da Slovenya dillerinin internetteki varlığından çok daha fazla olduğuna dikkat çekiyor. Finlandiya’da Latince haber sunan bir radyo kanalı (YLE) bile var.

Birçok akademisyen ve uzman için Latince öğrenmek diğer bir yabancı dili öğrenmekten daha kolay. Çünkü, konuşmak zorunda değilsiniz. Okumayı öğrenmeniz ve kelime hazinesi yetiyor.

Dünyanın önde gelen klasik çağ uzmanlarından biri olan Cambridge Üniversitesi profesörü Mary Beard, Latince haber yayını yapan Finlandiya radyosunu ‘şirin’ diye nitelendiriyor,

“Kimseye zararı yok. Ama Latinceyi buradan öğrenemezsiniz” diyor ve ekliyor: “Virgil ve Cicero’nun yazdıklarını okuyarak öğrenebilirsiniz.”

Modern bilimin ortak dili

Bazı linguistlere göre Britanya’nın sığ sosyo-kültürel ikliminde debelenen İngilizceye, mantığı, metafor zenginliği, yeni kelime icat etmeye müsait yapısı ve tarihî tecrübesiyle ‘derinlik’ katan Latince oldu.

Özellikle, Norman işgali sonrası ve Anglo Saksonların Hıristiyanlaşması sürecinde İngilizceye çok sayıda Latince kelime yerleşti.

Bugünkü İngilizcenin yaklaşık üçte birini Latince kökenli kelimeler oluşturuyor. Latince etkisine karşı çıkan ‘sade İngilizceciler’ olsa da sesleri ve etkinlikleri hiçbir zaman dikkat çekici boyuta ulaşmadı. İngilizcenin küreselleşmesinde önemli aktörlerden biri oldu Latince.

17’nci ve 18’nci yüzyıllardaki bilimsel keşif ve icatların adlandırmalarında Latince kelimeler tercih edilince, Latince modern bilimin de ortak diline dönüştü.

Yeni Papa Francis’in de diğer üç selefi gibi Latinist olup olmayacağı henüz belli değil. Ancak Katolik hiyerarşisinden bazı yetkililer, Latinceyi yeniden yaygınlaştırabileceklerine yürekten inanıyor.

Erken dönem Hıristiyan azizlerinden Kartacalı Tertullian’dan ilham alarak belki de: “Credo quia absurdum (Absürd olduğu için inanıyorum).”

 http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-35159-173-habemus-linguam-bir-dilimiz-var.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder