24 Temmuz 2013
Türkiye’ye bu hafta yaptığım ziyaret, Beşşar Esed’in Suriye halkına
yaşattığı insani trajedinin büyüklüğünü bana çok acı şekilde hatırlattı.
Türkiye, Esed rejimi nedeniyle çok üzücü olaylar yaşadı. Türk vatandaşları, sınırın Suriye tarafından atılan bombalarla hayatlarını ve geçim kaynaklarını kaybetti. Ve Türk hükümetinin mayıs ayında Reyhanlı’da yaşanan terör vahşetiyle Suriye rejimiyle bağları olan gruplar arasında bağlantı kurduğunu biliyorum.
Bu saldırıda hayatını kaybeden 51 kişinin ailesi ve dostlarına en derin başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Birleşik Krallık, faillerin adalet önüne çıkarılmasında Türk hükümetine yardım etmeye hazırdır.
Türk hükümetini, bu krize verdiği insani tepki nedeniyle kutluyorum. Türkiye, korkunç derecede muhtaç durumdaki 400.000’den fazla Suriyeliye –ki bu sayı her gün artmaktadır– kapılarını açtı.
Bu cömert davranış çok etkileyicidir ve memnuniyetle karşılanmıştır. Bu hafta Gaziantep’te ziyaret ettiğim bir kampta Türk hükümetinin Suriye’deki şiddetten kaçanları onurlu şekilde kabul etmek ve insani yardım sağlamak için çalıştığını gördüm.
Ziyaretimin amacı kısmen Suriye’deki çatışmaların insani yansımalarını idare etmede Türkiye’nin yalnız olmadığını vurgulamaktır. Birleşik Krallık’ın Suriye ve bölge için acil durum finansmanı 348 milyon pound’dur. Bu meblağ, Birleşik Krallık’ın tek bir kriz için ayırdığı en büyük finansman paketidir.
Yapılan bağışlar, krizin başından beri ayda yaklaşık 260.000 kişiye yiyecek sağlamış; 1 milyon kişiye içme suyu ulaştırmış ve yaklaşık 300.000 tıbbi muayenenin maliyetini kapsamıştır.
Ayrıca Suriye halkının tek meşru temsilcileri olarak kabul ettiğimiz ılımlı Suriye muhalefetine yardımlarımız artmaktadır. Birleşik Krallık, halihazırda ılımlı muhalefete, yerel konseylere ve sivil topluma 12 milyon pound tutarında silah dışı yardım yapmıştır. İnsan hakları alanında faaliyet gösterenlere zırhlı araç, vücut zırhı, jeneratör, muhabere ekipmanı ve eğitim sağladık.
Gelecek aylar içinde silah dışında ilave bir 20 milyon pound daha sağlayacağız. Birleşik Krallık, aynı zamanda muhalefetin idaresindeki bölgelerde sivil politika yapılarının nasıl oluşturulabileceğini ve kimyasal silah kullanımına karşı koruyucu ekipmanın sağlanmasını incelemektedir.
İnsani felaketin boyutlarını hafifletmek amacıyla bölgede Türkiye ve diğer ülkelere yardım etmeyi görev edinmemize rağmen sadece kalıcı bir siyasi çözümün yaşanan acılara son vereceğinin farkındayım. İşte bu nedenle Birleşik Krallık, Cenevre II barış sürecinin arkasına tam ağırlığını koymaktadır.
G-8 bunun sonucunda idari olarak tam yetkili bir geçici yönetim organı oluşturulacağına karar verdi. Böyle bir geçici organın bütün Suriyelilerin onayını alması gerektiği düşünülürse Esed’in bunun bir parçası olması imkânsızdır.
*Alastair Burt, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu’dan sorumlu bakandır. Bu makaleyi, Türkiye ziyareti sebebiyle Zaman için kaleme aldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder