Toplum sözleşmesi veya sosyal sözleşme; bireylerin karşılıklı uzlaşma, bazı kurallara uymak üzerinde anlaşma ve birbirlerini şiddet, sahtekarlık veya dikkatsizlikten korumak için birleştirdiğini varsayan bir kavramdır. İnsanlar arasındaki kullanımı, insanların bir devlete ya da otoriteye bağımsızlıklarının bir kısmından hukukun üstünlüğü anlayışı ile vazgeçmeleridir. Yönetilenler tarafından, bir takım bazı kurallar ile yönetilme üzerine anlaşma olarak da düşünülebilir.
Toplum sözleşmesi kuramı, meşru devlet otoritesinin yönetilenlerin izni ile oluşması gerektiğinin önemli bir destekçisi olmuştur. Bu tür teorilerin genel olarak başlangıç noktasını, sosyal düzenin hiç olmadığı bir ortamdaki insanın doğasının incelenmesi oluşturur. Bu durumda bireyin davranışları sadece kendi kişisel gücüne ve bilincine dayalıdır. Bu başlangıç noktasından itibaren, toplumsal sözleşme kuramcıları, neden bir bireyin politik ve ekonomik düzenlilikten faydalanmak için kendi rasyonel çıkarlarından ve doğal özgürlüklerinden gönüllü olarak vazgeçtiğini ispatlamaya çalışırlar.
Thomas Hobbes (1651) ve Jean-Jacques Rousseau (1762) toplum sözleşmesi kuramının en ünlü filozoflarıdır. Bu filozofların teorik çalışmaları anayasal monarşi, liberal demokrasi ve cumhuriyetçiliğin temelini hazırlamıştır.
Tarihçesi
Genellikle Plato'nun Crito yazıları, toplum sözleşmesi kuramının bir Yunan yorumu olduğu söylenir. Bu yazılara göre Sokrates idam cezasından kurtulmak için hapisten kaçmayı reddeder. Sokrates'e göre kendisi başka yerlere yerleşme fırsatı olmasına rağmen gönüllü olarak Atina'da kalmış ve toplumsal bir sözleşmeyi kabul etmiştir. Yani yerel yasaların sonuçlarını kabul etmiş ve kendi çıkarlarına aykırı olmasına rağmen bu yasaları çiğnememesi gerekmektedir. Epikür de toplum sözleşmesini oldukça benimsemiş bir filozoftu. Kendisi insan ve hayvanlar arasındaki fark olarak insanların birbirlerine zarar vermemek için anlaşabilmesini vurguluyordu.
Filozoflar
Thomas Hobbes
Ayrıntılı bir biçimde toplum sözleşmesi kuramını açıklayan ilk modern filozof Thomas Hobbes' tir. Hobbes' e göre, doğal hallerinde bireylerin yaşamı bireysel çıkar üzerine kurulu, haklar ve sosyal düzenden yoksundu. Hayat liderlikten ve bağımsızlık konseptinden yoksundu. Doğal hallerinde bireyler apolitikti ve asosyaldi. Bu doğal hali toplumsal sözleşmeler takip etti.
Toplum sözleşmesi, bireylerin bir araya gelmesi ve bazı haklarından vazgeçmeleri ile ortaya çıktı. Örneğin bir birey ikinci bir bireyi öldürmek hakkından, ikinci bireyin de kendisini öldürme hakkından vazgeçmesi şartı ile vazgeçecekti. Bu toplumların oluşmasını, sonrasında genişleyerek devletlerin oluşmasını sağladı. Böylece ortaya sosyal etkileşimleri düzenleyen yeni hakların korunması sağlandı. Toplum artık anarşik bir durumda değildi.
Fakat toplum sözleşmesinden ortaya çıkan devlet hala anarşikti. Doğal hallerinde insanların tam bağımsızlığı ve kendi bireysel çıkarlarının peşinde koşmaları gibi devletler de kendi aralarında anarşist bir rekabet içerisindeydiler. Devletlerin üzerinde çatışmaları engelleyen, toplumsal sözleşme sağlayan bağımsız bir yapı yoktu. Hobbes' in bu fikirleri uluslararası ilişkilerde realist teorilerin temelini oluşturmuştur.
Thomas Hobbes
Ayrıntılı bir biçimde toplum sözleşmesi kuramını açıklayan ilk modern filozof Thomas Hobbes' tir. Hobbes' e göre, doğal hallerinde bireylerin yaşamı bireysel çıkar üzerine kurulu, haklar ve sosyal düzenden yoksundu. Hayat liderlikten ve bağımsızlık konseptinden yoksundu. Doğal hallerinde bireyler apolitikti ve asosyaldi. Bu doğal hali toplumsal sözleşmeler takip etti.
Toplum sözleşmesi, bireylerin bir araya gelmesi ve bazı haklarından vazgeçmeleri ile ortaya çıktı. Örneğin bir birey ikinci bir bireyi öldürmek hakkından, ikinci bireyin de kendisini öldürme hakkından vazgeçmesi şartı ile vazgeçecekti. Bu toplumların oluşmasını, sonrasında genişleyerek devletlerin oluşmasını sağladı. Böylece ortaya sosyal etkileşimleri düzenleyen yeni hakların korunması sağlandı. Toplum artık anarşik bir durumda değildi.
Fakat toplum sözleşmesinden ortaya çıkan devlet hala anarşikti. Doğal hallerinde insanların tam bağımsızlığı ve kendi bireysel çıkarlarının peşinde koşmaları gibi devletler de kendi aralarında anarşist bir rekabet içerisindeydiler. Devletlerin üzerinde çatışmaları engelleyen, toplumsal sözleşme sağlayan bağımsız bir yapı yoktu. Hobbes' in bu fikirleri uluslararası ilişkilerde realist teorilerin temelini oluşturmuştur.
Jean-Jacques Rousseau
Jean-Jacques Rousseau, 1762 tarihinde "Toplum Sözleşmesi" kitabı ile toplum sözleşmesi kuramını popüler bağımsızlık üzerine kurmuştur. Rousseau'ya göre özgürlük ancak insanlar yasamada doğrudan yönetime sahip olduklarında var olabilir. Vatandaşlar, en azından bazı durumlarda, kendilerini yöneten temel kuralları seçebilmeli ve bunları ihtiyaç duyduklarında değiştirebilmelidirler.
Rousseau'ya göre bir vatandaş bireyci olmayı ve kendi çıkarlarını toplumsal çıkarların önüne koymayı tercih edebilir. Ama toplumsal bir yapının parçası olarak, bir vatandaş bireyciliği bir yana koyarak toplumsal bir irade yaratmaya çalışacaktır. Bu nedenle hukuk bütün olarak neyin toplum için faydalı olduğuna karar vermeli ve bireyler buna razı olmalı ya da zorla razı edilmelidir.
Jean-Jacques Rousseau, 1762 tarihinde "Toplum Sözleşmesi" kitabı ile toplum sözleşmesi kuramını popüler bağımsızlık üzerine kurmuştur. Rousseau'ya göre özgürlük ancak insanlar yasamada doğrudan yönetime sahip olduklarında var olabilir. Vatandaşlar, en azından bazı durumlarda, kendilerini yöneten temel kuralları seçebilmeli ve bunları ihtiyaç duyduklarında değiştirebilmelidirler.
Rousseau'ya göre bir vatandaş bireyci olmayı ve kendi çıkarlarını toplumsal çıkarların önüne koymayı tercih edebilir. Ama toplumsal bir yapının parçası olarak, bir vatandaş bireyciliği bir yana koyarak toplumsal bir irade yaratmaya çalışacaktır. Bu nedenle hukuk bütün olarak neyin toplum için faydalı olduğuna karar vermeli ve bireyler buna razı olmalı ya da zorla razı edilmelidir.
TOPLUM
SÖZLEŞMESİ, SOSYAL SÖZLEŞME, THOMAS HOBBES, JEAN-JACQUES ROUSSEAU, PLATO, CRITO
YAZILARI, SOCRATES, EPİKÜR,
Bugün bile gerçekten ele aldığı konular hala gündemde. Özellikle ülkemiz açısından son derece üzüntü verici. neredeyse bir asra yaklaşan rejim tam tersine çevrilmiş kuvvetler ayrılığı ilkesi dumura uğratılmıştır PARTİ İÇİ DEMOKRASİ EĞER OLABİLSEYDİ BU SÜREÇ BUGÜNE ASLA GELMEZDİ..
YanıtlaSil