26 Nisan 2013
İnternet üzerinden yayınladıkları İngilizce sohbetlerle dikkat çeken
Zack ve Zübeyir, Risale-i Nur’dan aldıkları feyizle hakikatleri bir
sohbet havasında aktarıyor.
Beş dakikalık videolarda en müşkül
meselelere bir çay içme rahatlığında cevap veriliyor.
İnternet üzerinden yayın yapan Zack ve Zübeyir de bu hakikatlerin tercümanlarından. Çektikleri videoları Questionsonislam.com ve YouTube video paylaşım sitesine koyan ikili, Risale-i Nur’dan aldıkları feyizle ekran önünde ufak bir ders halkası oluşturmuş. İngilizce yapılan kısa süreli sohbetlerde iman hakikatleri ve akıl tırmalayan mevzular açıklanıyor.
İhlasa zarar gelmesin
Sosyal paylaşım sitelerinde rastladığımız Zack ve Zübeyir videolarını başta garip karşılasak da kısa zamanda alışıyoruz.
Zira başucumuzda çaydanlık, saatlerin sel olup gittiği sıcak sohbetlere aşinayız. Beş dakikayı geçmeyen kısa görüntüler çoğu zaman bağdaş kurularak bir köşe başında çekiliyor.
Bundan üç sene evvel yine İstanbul’da bir dost meclisinde karşılaşan Zack Christ ve Zübeyir Tercan arasında su sızmaz bir kardeşlik oluşmuş.
O gün bugündür devam eden samimi muhabbet, bu projeyle taçlanmış. İstanbul’un iki farklı yakasından bir araya gelerek, Süleymaniye Camii’nin karşısındaki Suffa Vakfı’nda buluşuyorlar.
Sohbetler bu mekanda gerçekleştirilip videoya kaydediliyor. ICBA (Kültürlerarası Kültür Derneği) ve Feyyaz Bilişim Derneği ortak projesi olarak çekilen videolarda kâr amacı güdülmüyor. Kısa bir zaman önce internet ortamına aktarılan görüntülü sohbetler şimdiden binlerce kişi tarafından izlendi.
Parola ‘Tea Circle’ (Çay Halkası)
Evvelden kararlaştırılan konular gayet rahat ve bir muhabbet havasında geçiyor. Zaten görüntülerdeki amaç da seyirciyi karşıya alıp hakikatleri ona doğrudan telkin etmek değil. İzleyicileri de sohbetin bir parçası yapmak. “Nasibi olan hissesini alır” diyorlar. Zübeyir Tercan, internet seyircisinin özelliklerini nazara alarak bu projeyi kurguladıklarının altını çiziyor:
“Zira yapılan araştırmalarda video izleyicisinin görüntülere ortalama üç dakika sadık kalabildiğini biliyorduk.”
Kısa bir hazırlık aşamasının ardından başlayan kayıtlar, beş bilemediniz altı dakika sürüyor. Hakikatlerden süzülen o ince manayı aktarmakta hiç zorluk çekmiyorlar. Sohbet ederken içinde limon parçası bulunan çaylarını da yudumlamayı ihmal etmiyorlar. Reyting endişesinin bulunmadığı video kayıtlarında tek amaç, çay halkasından sudur eden hakikatleri bir kişiye de olsa ulaştırabilmek.
Her soru sorulur…
Zack ve Zübeyir ikilisi kısa muhaverelerin yanında Risale-i Nur’dan 33. Söz’ün 33 Penceresi gibi uzun bahislerden de ders yapıyor. Sohbetlerin tamamı, Risale-i Nur’a sadık kalınarak işleniyor. Görüntülerde “Madem Allah en büyük, kendinden büyük bir şey yaratabilir mi? Bizi Allah yarattı ise O’nu kim yarattı?
Kötü şeyleri de Allah yaratıyorsa hâşâ Allah da kötü müdür?” gibi birçok çetrefilli konuya İngilizce cevap verilmiş. Öncelikli hitap edilen kesim gayrimüslimler ve Risale-i Nur’la henüz tanışmamış Müslümanlar. Her hafta eklenen yeni videolar vasıtasıyla etkileşimler giderek artıyor.
Günlük hayatta sürekli akla gelen fakat imana zarar gelir düşüncesiyle savuşturulan bütün sorulara yanıt vermeye çalışıyorlar. Videolar altında yer alan yorum köşelerine sorularını yollayan takipçilerden, “Hadi bakalım altı dakikada buna da cevap verin.” diyenler de olmuyor değil.
Lakin onlar her soruya mahviyet duygusuyla münasip bir karşılık veriyor. Bu maharetlerinin altında elbette uzun soluklu bir birikim yatıyor. Elektronik mühendisi Zübeyir Tercan, İngilizce bilginin yanında dinî terminolojiye vukufiyetin de gerektiği bu sohbetlerin arkasında, dokuz yıldır devam ettikleri İngilizce Risale-i Nur sohbetlerinin olduğunu belirtiyor.
Zack: Risale-i Nur’u aslından okuyorum!
İndianalı Zack Christ, maceralı bir seyrin ardından yedi yıl önce Müslüman olmuş. Aslında Indiana Üniversitesi’nden mezun bir Fransızca öğretmeni. 2008’de mezun olduktan sonra öğretmenliğe başlamış.
Zack, kendi yaşadığı şehirde yakın bir arkadaşı vasıtasıyla Risale-i Nur ile tanıştığından bahsediyor. 2009’daki ekonomik kriz sebebiyle işinden olunca kader onu Türkiye’ye göndermiş.
Başta Nurlar’ı İngilizce okusa da “Aslından aldığım lezzeti hiçbir şeye değişmem.” diyor. Buraya gelince Türkçe öğrenmeye koyulan Zack, “Risale-i Nur’u nasıl anlıyorsun? Osmanlıcayı anlamakta hiç zorluk çekmedin mi?” sorularına, “Benim için Türkçe veya Osmanlıca fark etmedi. İkisi de bana yabancıydı.” diyerek mukabelede bulunuyor.
Eğitimini dil üzerine aldığı için Osmanlıcayı da Türkçeyi de rahatlıkla öğrenmiş. Fakat günümüz Türkçesi ve Türkçe eğitiminden pek bir mustarip Zack. Halihazırda, muhtelif eğitim kurumlarında İngilizce öğretmenliği yapıyor.
Öğretmenliği sırasında kendi talebelerinin İngilizce’yi öğrenememe sebepleri arasında anadillerini iyi bilmediklerini fark etmiş. “Bir asır evvel kullanılan terimleri gayet iyi kavrıyorken, bugünün yaşayan Türkçesindeki kelimelerle manaların ne kadar törpülendiğini gayet iyi fark ediyorum.” diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder