Popüler Yayınlar

26 Nisan 2013 Cuma

G-20'ler kimlerdir, güçleri nedir? [Yorum - Eser Karakaş]


12 Kasım 2011, Cumartesi / ESER KARAKAŞ



Geçtiğimiz hafta (3-4 Kasım) Fransa'da toplanan, Başbakan Sayın Erdoğan'ın da katıldığı G-20'ler zirvesi basınımızda epey yer buldu; bendeniz de bugün, zirve sonuçlarına, G-20'ler oluşumunun mantığına girmeden, G-20'yi oluşturan ülkelerin, blokların ekonomileri, büyüklükleri ve en temel sorunları konusunda biraz bilgi aktarmak istiyorum.
 
Sayın Erdoğan'ın açıklamalarından aynı zirvenin 2015'te İstanbul'da toplanacağını da öğreniyoruz, memnun oluyoruz; siz okurlardan istirhamım, fikr-i takip alışkanlığınız varsa, bugün yazdıklarımı bir kenara koyun, 2015'te oluşacak manzara ile de o gün mukayese edin, dünyanın nasıl ve hangi yönde değiştiğini de böylece hep beraber, Allah izin verirse, analiz edelim.

Aktaracağım bilgilere aslında sıradan bir internet sitesinden de ulaşılabilir ama okurların hayatını kolaylaştırmak, derli toplu bir bilgiyi bir gazete yorum yazısında aktarmak belki de biz öğretim üyesi köşe yazarlarının asli işi; aşağıda, canınızı da biraz sıkmak pahasına, 2010 senesine ilişkin bazı sayılar vereceğim, hemen altında da açıklamalarda bulunacağım, yorumlayacağım. Sizlerden istirhamım biraz dişinizi sıkmanız ve bu sayıları beraber okumamız.

Mesela, Türkiye (532,8, yüzde 1) dediğimizde, 2010 senesi sonu itibarıyla Türkiye'nin milli gelirinin 532,8 milyar Avro (Euro) olduğunu ve bu milli gelirin dünya hasılası içinde de yüzde 1'lik bir orana tekabül ettiğini belirtmiş oluyoruz.

ABD (10.527,3, yüzde 19,74), Avrupa Birliği (11.557,1, yüzde 21,68), Birleşik Krallık (1.614,1, yüzde 3,03), Fransa (1.854,8, yüzde 3,48), Almanya (2.381,3, yüzde 4,47), İtalya (1.476, yüzde 2,77), Türkiye (532,8, yüzde 1), Rusya (1.052, yüzde 1,97), Çin (4.221,8, yüzde 7,92), Hindistan (1.104,6, yüzde 2,07), Güney Kore (723,3, yüzde 1,36), Japonya (3.920,6, yüzde 7,35), Endonezya (507,6, yüzde 0,95), Avustralya (887,4, yüzde 1,66), Suudi Arabistan (318,7, yüzde 0,6), Güney Afrika (256,6, yüzde 0,48), Meksika (746,3, yüzde 1,4), Brezilya (1.501,3, yüzde 2,82), Arjantin (265,9, yüzde 0,5), Kanada (1.130,5, yüzde 2,12).

Dünya hasılası 2010 senesi sonu itibarıyla 53,4 trilyon Avro (Euro) düzeyinde gerçekleşmiş.
ABD'nin dünya hasılası içindeki payı beşte birin çok az altında (yüzde 19,74) iken AB'nin yine dünya hasılası içindeki payı beşte birin biraz üzerinde (yüzde 21,68); dünya nüfusu tam yedi milyar, ama ABD artı Avrupa Birliği'nin toplam nüfusları yaklaşık sekiz yüz milyon, yani dünya nüfusunun yine yaklaşık yüzde on biri (yüzde 11) ama üretimleri dünya hasılasının yüzde kırkının biraz üzerinde; başka bir anlatımla dünya nüfusunun yüzde 11'i (ABD artı AB) dünya üretiminin yüzde 40'ını gerçekleştiriyorlar. ABD ve AB'nin dünya hasılası içinde payları yüzde yirmişer ama ABD'nin nüfusu 300 milyon, AB'nin 500 milyon olduğu için de ABD'de kişi başına gelir AB'deki kişi başına gelire oranla çok yüksek, iki katına yakın.

Türkiye yaklaşık yetmiş milyonluk nüfusuyla yani dünya nüfusunun tam yüzde biri ile, dünya üretimi içinde de yüzde birlik bir paya sahip; umarım bu oran önümüzdeki senelerde üretim oranı lehine biraz artar ve dünya nüfusu içindeki nüfus oranımız dünya hasılası içindeki hasıla oranımızın gerilerinde kalır.

Brezilya'nın üretiminin dünya hasılasının yüzde üçüne yaklaşması (yüzde 2,82) bir iktisatçı için ilgiyle izlenmesi gereken bir sürece tekabül ediyor; bir önceki Başkan Lula'nın bu süreçte rolü azımsanacak gibi değil, bizim sosyal demokratların (!) buradan alması gereken dersler olabileceğini düşünüyorum; Çin'in dünya hasılası içindeki payının yüzde sekize (yüzde 7,92) ulaşması da başka bir ilginç ve heyecan verici sürece tekabül ediyor.

G-20 adı verilen oluşumun, dünyadaki yaklaşık 190 ülke içinde, dünya hasılasının yaklaşık yüzde 67'sini oluşturması da başka bir konu.

G-20'lerin de kendi içlerinde ekonomilerinin büyük ahenk içinde, birbirlerine yakın kriterlerle işlediğini zannetmek de hata olabilir; aşağıda ekonominin temel alanlarında G-20'lerin en iyi ve en kötü üçer ülkesini ve ilgili değerlerini aktarmaya çalışacağım.

Son zamanların en popüler ve belki de her zamanın ekonomideki en önemli konularının başında ülkelerin kamu borçlarının milli gelirlerine oranı geliyor; bu alanda en başarılı üç ülke Rusya (yüzde 9), Suudi Arabistan (yüzde 17,1) ve Çin (yüzde 18,9). Parantez içindeki değerler yüzde olarak kamu borçlarının milli gelire oranları temsil ediyorlar. Aynı konuda en kötü üç ülke ise Japonya (yüzde 197,5), İtalya (yüzde 119,1) ve Kanada (yüzde 84).

Kamu borçlarının milli gelire oranı konusunda Rusya ve Suudi Arabistan'ın en başarılı ülkeler olmasının altında bu ülkelerin büyük enerji ihracatçısı olmalarının payı çok büyük.

Büyüme konusunda en başarılı üç ülke sırasıyla Çin (yüzde 10,3), Hindistan (yüzde 9,72) ve Arjantin (yüzde 9,16); en kötü büyüme performansı gösteren ülkeler ise yine sırasıyla Birleşik Krallık (yüzde 1,25), İtalya (yüzde 1,3) ve Fransa (yüzde 1,48).

İşsizlik konusunda en başarılı üç ülke Güney Kore (yüzde 3,3), Hindistan (yüzde 3,6) ve Çin (yüzde 4,3); işsizlik konusunda en sıkıntılı üç ülke ise sırasıyla Güney Afrika (yüzde 25,7), Fransa (yüzde 9,9) ve Türkiye (yüzde 9,3).

En yüksek ticaret fazlası veren üç ülke sırasıyla Almanya (201,8 milyar Avro), Çin (183,6 milyar Avro) ve Suudi Arabistan (156,9 milyar Avro); en büyük ticaret açığı veren üç ülke ise yine sırasıyla (ABD 690 milyar Avro), İngiltere (152,9 milyar Avro) ve Hindistan (106,8 milyar Avro).

Araştırma ve geliştirme harcamalarının (2008 senesi) milli gelire oranı en yüksek üç ülke sırasıyla Japonya (yüzde 3,44), Güney Kore (yüzde 3,217 ve ABD (2,82); en düşükler ise Suudi Arabistan (yüzde 0,05), Meksika (yüzde 0,37) ve Arjantin (yüzde 0,51).

En iyi ve en kötü üç ülke arasına Türkiye 2010 sonu itibarıyla sadece işsizlik alanında girmiş; bu veriler 2011 senesinin ikinci çeyreği dikkate alınarak sıralama yapılsa idi de muhtemelen Türkiye'yi işsizlik alanında en kötü üç ülke arasında görmeyebilir idik.

Türkiye'nin G-20'ler içinde, temel ekonomik kriterler açısından en kötü ve en iyi üç ülke arasında olmaması olumlu olarak yorumlanabilecek bir konu; büyüme oranında ise 2010 itibarıyla en iyi ilk üçü en yakından izleyen ülke yine Türkiye.

Bu yorum yazısında, yorum yapmaktan ziyade Türkiye'nin de içinde bulunduğu çok önemli G-20 oluşumuna ilişkin temel ekonomik büyüklükleri aktarmaya çalıştım; bakalım, 2015 senesinde G-20'ler İstanbul'da toplanır ise bu temel büyüklükler nasıl evrilmiş olacaklar?

Bu sorunun cevabı küresel krizin sonuçlarını da bize vermiş olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder