25 Mart 2013 / BÜŞRA ERDAL
Ergenekon
Davası’nda kritik aşamalardan biri gerçekleşti. Savcılığın mütaalası,
hem istediği ağır cezalar hem de suç tanımlarına verdiği ayrıntılarla
ses getirdi. ‘Terör örgütü’ suçlamasını tafsilatlandıran savcılar,
darbeyi gerçekleştirmek için planlanan eylemler ve sonuçlarını
irdeliyor.
Savcılık, bütün bir yargılama sürecini süzgeçten geçirerek sanıklar hakkındaki iddialarını güncelleyip son hâlini vererek mahkeme heyetine sundu. Esas hakkındaki bu mütalaaya göre, savcılar, “Ergenekon” isminde bir terör örgütü olduğu yönünde kesin bir kanaate sahip.
Buna dair yazılı belgeler ve ifadeler mahkemeye sunulmuş. İkinci olarak ise varlığı “kesin” olan bu örgütün amacı “darbe için zemin oluşturmak ve daha sonra darbe yapmak” olduğu için “darbe teşebbüsü” suçunun varlığı da mütalaaya göre sabit.
Savcılık, 64 sanık hakkında bu suçtan “ağırlaştırılmış müebbet hapis” talep ediyor. Bu sanıklar arasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ olmak üzere Orgeneral Nusret Taşdeler, emekli orgeneraller Şener Eruygur, Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi Başkanı Doğu Perinçek, gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ile Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan bulunuyor.
Savcılık, Yargıtay içtihatlarına dayanarak haklarında “darbe teşebbüsü” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen sanıklar hakkında daha az cezası olan ‘terör’ suçundan ceza talep etmiyor.
12 Haziran 2007’de başlayan Ergenekon soruşturması kapsamında açılan ilk dava 20 Ekim 2008’de başladı. 4,5 yıllık yargılama sürecinde Ergenekon Davası’nda toplam 22 dosya birleştirildi. 275 sanıklı dosyada en son 67 kişi tutuklu kaldı.
Mahkeme bu süreçte, 18 Mart 2013’e kadar 582 duruşma yaptı. Bu son duruşmada ise mahkeme savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Mehmet Murat Dalkuş “esas hakkındaki mütalaayı” açıkladı.
2 bin 271 sayfalık mütalaada, “Ergenekon terör örgütü” yargılamasına dair tüm deliller bir arada değerlendirilip sanıkların hukuki durumlarına etkisi de gözden geçirilerek mahkemeye sunuldu. Bu çerçevede bazı sanıkların beraati, bazılarının da çeşitli hapis cezalarına çarptırılması talep edildi.
Mütalaa öncesi mahkemeyi basma girişimleri
Mütalaa açıklandı ama mahkeme bu aşamaya çok kolay gelmedi. Savcılık, 27 Kasım 2012’de mütalaa hazırlamak amacıyla dava dosyasını mahkemeden istedi.
Bu tarihten sonra yapılan ilk duruşma 13 Aralık 2012 tarihli idi. O gün Silivri’de daha önce görülmeyen bir manzara yaşandı. Binleri bulan kişi, güvenlik amacıyla kurulan bariyerleri aşıp mahkemeyi basmak istedi.
Hatta bariyerlerin altında kalan güvenlik görevlilerinden yaralananlar oldu. Mahkeme bu durum karşısında bir sonraki duruşmada güvenlik önlemlerini artırdı.
Güvenlik bariyerini mahkemeden 100-150 metre uzağa kaydırdı. Bu sefer de Mahmut Tanal başta olmak üzere bazı CHP milletvekilleri eylemcilerin önüne geçerek bariyerlerden atlamaya çalıştı.
Dışarıda bu sahneler varken mahkemede ise farklı bir taktik geliştiriliyordu. İlker Başbuğ’un avukatı; eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Metin Ataç, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aydoğan Babaoğlu ve eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Atilla Işık’ı tanık olarak mahkemeye getirdi.
Mahkeme, daha önce sanıkların 835 kişiyi tanık olarak gösterdiklerini, bunları dinlemeleri hâlinde davanın yıllarca sürebileceğini belirtip bu talepleri reddetmişti.
Ancak Başbuğ’un avukatı, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 178’e göre 4 eski komutanı buna rağmen mahkemeye getirdi.
Bu madde, mahkeme reddettiği zaman sanık tanığını duruşmaya getirirse dinleneceğini düzenliyor. Ama mahkeme, eski komutanların tanıklığını reddetti ve bu da büyük bir fırtına kopardı.
Oysa mahkeme ret kararında haklıydı. 4 komutan, Başbuğ’un suçlandığı İnternet andıcının hazırlanması ve faaliyete sokulması ile ilgili değillerdi.
Bu andıcın hazırlandığı Bilgi Destek Dairesi’nde de görevli değillerdi. Davaya doğrudan katkısı olmayacak ve süreci uzatacak bu talepler reddedildi.
Bundan sonra yine sanıklar ve avukatları tarafından mahkeme heyetine yönelik redd-i hâkim talepleri, duruşmada arbede çıkması gibi çokça yola başvuruldu. Mahkeme salonuna tam teçhizatlı jandarmalar girdi.
Bütün bu engelleme çalışmalarına rağmen 27 Kasım 2012’de dava dosyasını ellerine alan savcılar 18 Mart 2013 tarihinde 2 bin 271 sayfalık mütalaayı mahkeme kürsünde teslim etti.
Mütalaada ilk kez: Ergenekon, kontrgerillanın Türkiye’deki adı
Esasa ilişkin mütalaa, 22 dava dosyasını tek bir çatı belge altında birleştirip süzgeçten geçirerek asıl suçlama konusuna dair tespitler içeriyor. Suç eylemlerine dair deliller sayılıyor.
Bunun yanında yeni açılımlar da mevcut. Temmuz 2008’de hazırlanan ilk 2455 sayfalık iddianameden bugüne tüm iddianamelerde Ergenekon örgütünün tanımı, suç örgütü yapısı, eylem taktiği, hücre yapılanmaları anlatıldı ama tarihî geçmişine pek değinilmedi.
Yapılan yargılama sonucunda savcılık buna da açıklık getiriyor. Sanıklarda ele geçen ve yıllar içinde ortaya çıkan belge ve itiraflar neticesinde ilk kez, Ergenekon’un Avrupa’daki kontrgerillanın Türkiye’deki adı olduğu tespitinde bulunuluyor.
Stratejik bir konumda bulunan Türkiye’nin 1952’den itibaren NATO üyesi olduğu, tasfiye edilene kadar Avrupa devletlerinde var olan kontrgerilla örgütü hakkında ülkemizde yargılama yapılmadığı anlatıldı.
Mütalaanın devamında ise şu ifadelere yer verildi: ‘’Avrupa’nın birçok devletinde, bir tesadüf sonucu kontrgerillanın izine rastlanmış ve bu fırsatlar değerlendirilmiştir.
Türkiye’de kontrgerillayı tasfiye şansı 1996’da Susurluk’taki trafik kazası ile yakalanmıştır. Bu olaya dair soruşturma ve dava, o dönemde oluşan toplum desteğine karşılık 14 kişi ile sınırlı kalmıştır.
Davayı gören İstanbul 6 No’lu DGM’nin kararında ‘Susurluk civarında meydana gelen kazada silahlı teşekkülün bir bölümü su yüzüne çıkmıştır’ denilmiştir.
Soruşturmalarda ele geçen ve ‘Ergenekon terör örgütü’ne ait olduğu konusunda kuşku bulunmayan örgüt belgeleri başta olmak üzere dosya kapsamındaki diğer delillere göre, ‘Ergenekon’, Avrupa’da adına kontrgerilla denen gizli örgütün Türkiye’deki adıdır.
‘Ergenekon’ soruşturmasından 11 yıl önceki Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının da aslında, ‘Ergenekon örgütü’nün küçük bir hücresi olduğu anlaşılmaktadır.’
Ergenekon örgütünün iddia edilenlere göre en ciddi eylemi kuşkusuz Danıştay cinayeti. 17 Mayıs 2006’da Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik silahlı saldırıda Hâkim Mustafa Yücel Özbilgin öldürülürken, 4 hâkim de yaralandı.
Savcılık, mütalaaya da Danıştay saldırısını anlatarak başlamış. “Bu eylemler dinsel güdülerle değil, Ergenekon terör örgütünün hedeflediği amaçların gerçekleşmesi için işlenen eylemlerdir.
Alparslan Arslan önemli bir Ergenekon Terör Örgütü üyesidir.” denilen mütalaada, saldırının hedefinin de hükümet olduğu kaydediliyor. Danıştay saldırısı, sonuçları itibarıyla da Savcı Doğan Öz cinayetine benzetiliyor.
Savcılık bir sonraki aşamada Ergenekon örgütünün varlığını tartışıyor. Buna ilişkin de ele geçirilen delilleri sıralıyor. İlk olarak Susurluk olayından sonra gazeteciler Can Dündar ve Celal Kazdağlı’nın çıkardığı Ergenekon isimli kitap, bu sırada yapılan TV programı ve orada konuşan Ergenekon sanığı Erol Mütercimler’in ifadelerine dikkat çekiliyor.
Daha sonra sırasıyla medyaya çıkan veya sanıkların arşivlerinde, bilgisayarlarında çıkan Ergenekon ismi geçen belgeler sıralanıyor. Sanık eski asker Hüseyin Vural’da çıkan 1971 yılına ait “Ergenekon” yazılı yemin metni, sanık emekli özel harekât polisi Kemal Şahin’in el yazısıyla “Ergenekon eğitimi” aldığını yazdığı CV’si gibi onlarca delilden bahsediliyor.
Daha sonra firari sanık Tuncay Güney, Ergenekon sanıkları Ümit Oğuztan, Veli Küçük, Doğu Perinçek başta olmak üzere çok sayıda kişide ele geçen “Ergenekon, Lobi” gibi dokümanlar da örgütün varlığına delil olarak gösteriliyor.
Darbe şartlarını olgunlaştırmak için 17 tane eylem planı
Savcılar daha sonra örgütün eylem ve suikast planlarını gözler önüne seriyor. Savcılık tespitlerine göre, Ergenekon örgütü, 17 ayrı eylem ve suikast planlamış.
Albay Dursun Çiçek imzalı AK Parti ve Fethullah Gülen’i bitirmek amacıyla hazırlandığı ileri sürülen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” bunların en başında sayılıyor.
10 Aralık 2010’da Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramalarda ele geçirilen Proje isimli belge de ikinci sırada geliyor. Bu belge, İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve internet andıcı belgelerinin taslağı mahiyetinde.
Yine aynı aramada ele geçen “Kitleşim” isimli belgeye göre, emekli ve muvazzaf askerler ile sivillerden oluşturulan bir grup vasıtasıyla hükümet ve çeşitli cemaatler hakkında internet yoluyla kara propaganda faaliyetlerinin yürütülmesi planlanıyor.
İlker Başbuğ’un baş sanık olduğu “İnternet Andıcı” belgesi ise hükümet aleyhine yayın yapan adreslerin kapatılması sonrası yeni 4 internet sitesinin açılması için yapılan çalışma.
Daha sonra sırayla, Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, dönemin eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a, gazeteci Fehmi Koru, yazar Orhan Pamuk, Kürt siyasetçiler Osman Baydemir ve Ahmet Türk, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan, Ermeni asıllı Minas Durmazgüler, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast planları anlatılıyor.
İzmir’deki NATO tesislerine, Optimum Alışveriş Merkezi’ne (Ankara) bombalı saldırı planları deşifre ediliyor. 2003-2004 yıllarında Jandarma Komutanlığı’nda kurulan illegal Cumhuriyet Çalışma Grubu belgeleri ve Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz ve Eldiven isimli darbe planları ve eski Özel Harekatçı İbrahim Şahin’de ele geçen S-1,S-2 suikast timi listeleri de örgüt dokümanları kabul ediliyor.
Ergenekon’un örgütsel boyutu bu şekilde gözler önüne serilirken, devamında hükümete yönelik “darbe teşebbüsü” amaçlı eylemleri anlatılıyor.
İddia edilen terör örgütünün, bu tür faaliyetlerinin başında 57’nci hükümetin başbakanı Bülent Ecevit’in sağlık gerekçesi ile görevi bırakmasını sağlamak olduğu belirtiliyor. Bu, soruşturma kapsamında ilk darbe teşebbüsü eylemi aynı zamanda.
Daha sonra AK Parti hükümeti döneminde hazırlanan darbe planları, suikast eylemleri, kaos ortamı oluşturmak için yapılan Cumhuriyet Mitingleri de delil olarak sıralanıyor.
“Darbe teşebbüsü” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istendi
Savcılık, mütalaasında genel örgütle ilgili açıklamalarını, delilerini sunduktan sonra her sanık için tek tek değerlendirme yaptı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, eski Jandarma Genelkurmay Başkanı Şener Eruygur, eski 1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon, gazeteci Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın aralarında bulunduğu 64 sanık hakkında Türk Ceza Kanunu 312’ye göre “cebir ve şiddet yoluyla TC hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçundan “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” istedi.
Bu sanıklar aynı zamanda “terör örgütü faaliyeti” ile suçlanıyor. Savcılık, mütalaada bu iddiasından vazgeçmiş değil. Ancak sanıkların daha fazla cezası olan darbe teşebbüsünden cezalandırılması istendiği için Yargıtay içtihatlarına göre ayrıca terör örgütü suçundan cezalandırılmasına yer olmadığı görüşünü bildirdi.
Bu durum, sanıkların bu suçtan beraati anlamına gelmiyor. Sadece ceza verilmesi istenmiyor. Öte yandan davada 96 sanık hakkında ise sadece ‘terör örgütü üyeliği’ suçundan cezalandırma talep edildi.
Eski polis şefi Adil Serdar Saçan gibi bir kısım sanıklar hakkında yine hem terör örgütü üyeliği hem de yasaklı belgeleri elinde tutmak gibi suçlardan çeşitli cezalar talep edildi.
Danıştay saldırısına rekor ceza talebi
Dosyada en ağır ceza Danıştay saldırısıyla bağlantılı sanıklara istendi. Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin ve Veli Küçük hakkında kasten adam öldürmek ve darbe teşebbüsü suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet ve adam öldürmeye teşebbüs ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eylemlerinden 80 yıla kadar hapis cezaları talep edildi. Küçük ve Tekin, Danıştay saldırısını azmettirmekle suçlanıyor.
Öte yandan mütalaada, iddianamelere göre daha az ceza talep edildi. Buna göre, Meclis’e yönelik darbe teşebbüsü suçundan cezalandırma istenmezken, “Yürütme organı gücünü her ne kadar yasama organından almış ise de Ergenekon terör örgütünün hedefinin hükümet olduğu, bu ön plana çıkarken yasama erkine yönelik eylemin tali kaldığı” tespiti yapıldı. Örgütün eylem ve kastının açıkça hükümeti hedef aldığı kaydedildi.
Bu gerekçe, sanıkların ‘Yasama organına (Meclis) karşı suç’ başlıklı TCK’nın 311’inci maddesine göre cezalandırılmasına gerek olmadığı görüşü bildirildi.
Bombaların bulunduğu evin sahibi Ali Yiğit ve Ankara’daki Danıştay Davası’nda saldırının azmettireni olarak yargılanan Salih Kurter ve Süleyman Esen’in aralarında bulunduğu 5 kişinin beraati talep edildi.
Dava 8 Nisan 2013 tarihine ertelendi. Mahkeme, sanıklara esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmalarını hazırlamaları için de bu tarihe kadar süre verdi. Dava, sanıkların esas hakkındaki savunmalarını sunmalarından sonra karara bağlanacak. Yani Ergenekon davasında karara sadece son bir adım kaldı.
Müebbet hapsi istenenler
Mütalaada 64 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi;
Orgeneral Mehmet İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Sinan Aygün, Doğu Perinçek, Hurşit Tolon, Tuncay Özkan, Alaettin Sevim, Alparslan Arslan, Veli Küçük, Bekir Öztürk, Cemal Gökçeoğlu, Cihandar Hasan Hanoğlu, Durmuş Ali Özoğlu, Dursun Çiçek, Emin Gürses, Ergün Poyraz, Erhan Timuroğlu, Erol Manisalı, Fatih Hilmioğlu, Ferit İlsever, Fuat Selvi, Ümit Sayın, Kemal Gürüz, Hasan Ataman Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Hasan Iğsız, Hayrettin Ertekin, Hayrullah Mahmut Özgür, Hıfzı Çubuklu, Hulusi Gülbahar, Hüseyin Görüm, Hüseyin Nusret Taşdeler, İbrahim Şahin, İsmail Hakkı Pekin, İsmail Sağır, İsmail Yıldız, Kemal Aydın, Kemal Kerinçsiz, Kemal Alemdaroğlu, Levent Ersöz, Mehmet Eröz, Mehmet Fikri Karadağ, Mehmet Otuzbiroğlu, Mehmet Şener Eruygur, Muammer Akbulut, Muhittin Erdal Şenel, Murat Uslukılıç, Mustafa Yurtkuran, Mustafa Dönmez, Mustafa Koç, Ferit Bernay, Muzaffer Tekin, Neriman Aydın, Oktay Yıldırım, Orhan Güçlü, Osman Yıldırım, Sedat Özüer, Serhan Bolluk, Sevgi Erenerol, Tekin Irşi, Yalçın Küçük, Yusuf Erikel ve Ziya İlker Göktaş.
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-35149-ergenekon-darbe-amaclayan-teror-orgutu.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder