Popüler Yayınlar

27 Nisan 2013 Cumartesi

Saatte 400 milyon dolar borç ve ordu

20 Aralık 2012


Başlıkta kullandığım ifadenin Türkiye ile ilgisi yok; bir saatte dört yüz milyon dolar borçlanan Hazine bizim değil ABD Hazinesi, bunun ne anlama geldiğini aşağıda sayılarla belirtmeye çalışacağım, ordu da bizim ordumuz değil, ABD ordusu, yani dünyanın en güçlü ordusu, bunun da ne anlama geldiğini betimlemeye çalışacağım, daha da önemli olmak üzere, bir Hazine'nin saatte dört yüz milyon dolar (400.000.000$) borçlanma gereği ile o ülkenin dünyanın uzak ara en güçlü ordusuna sahip olması arasındaki ilişkiyi sunmaya gayret edeceğim.

 Bu kısa Yorum yazım üç küçük bölümden oluşacak; birinci bölümde ABD'nin kamu borcunun boyutlarını, milli gelir içindeki payını, ikinci bölümde ABD ordusunun cesametini ve harcamalarını, üçüncü bölümde de bu iki konu arasındaki, ABD kamu borcu ile ABD ordusu arasındaki ilişkiyi vermeye çalışacağım ancak yapmak isteyeceğim şey çok büyük ve güçlü bir orduya sahip olduğu için ABD'nin borçlarının tırmandığını söylemek hiç değil, bir açıdan belki de tam da tersi, yani bu çaptaki bir ABD kamu borcunun enflasyonsuz ve çok çok düşük faizlerle, ünik bir durum olarak, ancak bu kadar güçlü bir ordu ile sürdürülebilir olabileceğini söylemek.

Önce ABD kamu borcu konusuna girelim; internette US Debt Clock.org adlı bir site var, “real time” dakika dakikasına ABD kamu borcunun gelişimini izleyebiliyorsunuz. ABD'nin bendeniz bu satırları yazarken kamu borcu 16 trilyon 285 milyar dolar dolayında idi, yukarıda belirtmeye çalıştım, ABD bu borcu çevirmek, bütçe açıklarını finanse edebilmek için saatte dört yüz milyon dolar kadar borçlanmak zorunda, sayılar gerçekten çok muazzam, çok ürkütücü.

ABD'de vatandaş başına düşen kamu borcu elli iki bin (52.000) dolar dolayında, nüfus üç yüz on (310) milyon; belki daha anlamlı bilgi vergi mükellefi başına düşen kamu borcunun yüz kırk iki bin dolar dolayında olduğu. ABD'nin milli geliri de (15,5 trilyon dolar) kamu borç stokundan biraz daha küçük, kamu borç stokunun milli gelire oranı yüzde 105.

    ABD'nin yıllık federal kamu harcamaları 3,5 trilyon dolar, federal bütçe gelirleri ise 2,4 trilyon dolar düzeyinde; bu manzaradan ortaya çıkan federal bütçe açığı ise 1,1 trilyon dolar düzeyinde.

Türkiye'nin milli gelirinin yaklaşık 800 milyar dolar olduğunu hatırlar isek, mukayese etmek için belirtiyorum, ABD'nin sadece bir yıllık bütçe açığı bizim milli gelirimizden büyük, bu ülkenin federal harcamaları ise bizim milli gelirimizin yaklaşık dört katı.

ABD ekonomisinin büyüklükleri baş döndürüyor, bu ülkenin sadece askerî harcamalarının toplamı 650 milyar dolar, sağlık harcamaları da 720 milyar dolar dolayında.

ABD'nin bu borç büyüklüklerine vatandaşların borçlarını ilave etmiyorum, sadece federal düzey ile yetiniyorum ve sadece federal maliye senede 1,1 trilyon dolar açık veriyor, bu açık da ABD milli gelirinin yüzde yedisi dolayında.

ABD'nin dış ticaret açığı ise yine bizim milli gelirimiz düzeyinde ve 750 milyar dolar; sadece Çin ile yapılan ticarette verdikleri açık 327 milyar dolar, bu son noktaya dikkatinizi çekiyorum, aşağıda bu konunun önemine, ABD için önemine değineceğim.

ABD'nin sadece petrol ithalat faturasının 430 milyar dolar düzeyinde olduğunu da hatırlatalım, bu ithalatın yarısına yakınını da OPEC ülkelerinden yapıyor.  ABD'nin dış ticaret açığı 750 milyar dolar, cari açığı ise 480 milyar dolar ve milli gelirinin yüzde üçü dolayında.

Ortada çok ilginç bir iktisadi görüntü mevcut; çok büyük, devasa bir bütçe açığı (milli gelirin %7'si), yine çok büyük bir cari açık (milli gelirin %3'ü) ama fiyat artışları yüzde iki ile sınırlı kalıyor ve en önemlisi dolar dünya referans para birimi olmayı sürdürüyor; bu ilginç durumun kökenine birazdan ABD ordusu üzerinden bir açıklama girişimimi göreceksiniz.

   Gelelim ABD'nin devasa askerî harcamalarına ve bu harcamaların sonucunda oluşan büyük askerî güce; yukarıda ABD'nin yıllık askerî harcamalarının 650 milyar dolar düzeyinde olduğuna değinmiş idik, Çin'in askerî harcamaları 140 milyar dolar, Rusya'nın 72 milyar dolar, İngiltere'nin 62 milyar dolar, Fransa'nın 62 milyar dolar, Japonya'nın 60 milyar dolar, Suudi Arabistan'ın 48 milyar dolar, Hindistan'ın 49 milyar dolar.

ABD tek başına küresel askerî harcamaların yüzde kırkını gerçekleştiriyor, ABD vatandaşı başına düşen askerî harcama 2.278 dolar iken bu sayı Çin için 106 dolar, İngiltere için bin dolar. Vatandaş başına düşen askerî harcamaların küresel ortalaması ise 250 dolar düzeyinde.

Türkiye'nin 2013 bütçesinde Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı bütçelerinin toplamı 26 milyar TL, yani yaklaşık 15 milyar dolar; bu da kişi başına bütçe içi askerî harcama olarak yaklaşık 215 dolarlık bir büyüklüğe tekabül ediyor, küresel ortalamanın altında ama bizde bütçe dışı askerî harcama diye bir kavram var, bir fon üzerinden silah üretimi, alımları yapılıyor ve bu büyüklüğü tam olarak bilemiyoruz, bu sorun hem bir istatistik/mukayese sorunu, hem de daha önemlisi bir demokrasi sorunu.

  Gelelim şimdi bugünkü Yorum yazımızın temel sorusuna; yaklaşık 16 trilyon dolarlık bir ekonomi yüzde yedi bütçe açığı, yüzde üç de cari açık verirken faiz düzeyi ve daha da önemli olmak üzere ulusal parası (ABD Doları) nasıl istikrarlı kalabiliyor?

Bu sorunun dört başı mamur bir cevabı kolay değil ama bir ilk yaklaşım olarak bu kadar açık üreten bir ekonominin ulusal parasının, doların bu kadar istikrarlı kalabilmesi ancak ülke dışında bu para birimine, büyük açıklara rağmen büyük de bir talebin sürdürülebilir varlığına bağlı olduğunu ifade edelim.

Tek tek bireylerin dolar tutmasının bu talep açığını kapatması mümkün olamayacağına göre karşımıza iki yol çıkıyor. Birincisi büyük ekonomilerin mesela Çin'in Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin önemli bir bölümünü dolar cinsinden tutması, ikincisi de petrol ihracatçısı ülkelerin bu ihracatları karşısında dolar talep etmeleri.

Çin Merkez Bankası'nın yabancı para rezervleri 3,5 trilyon dolar seviyesinde ve bu meblağın yüzde ellisi ABD Doları cinsinden tutuluyor. Unutmayalım, Çin senede, küresel krize rağmen 200 milyar dolar düzeyinde cari fazla üreten bir ekonomi; petrol ihracatçısı ülkeler arasında da sadece Suudi Arabistan'ın cari fazlası 175 milyar dolar. Singapur, Tayvan, Güney Kore gibi ülkelerin de, her birinin, senede ortalama elli milyar dolar cari fazla verdiklerini hatırlayalım.

Gelelim nihayet cevaplanması en zor soruya; bu ülkelerin, mesela Çin'in Merkez Bankası rezervlerinde çok büyük miktarlarda dolar tutmasının, OPEC ülkelerinin petrol ihracatları karşısında dolar talep etmekten vazgeçememelerinin ABD ordusunun askerî gücü ve etkinliği ile ilişkisi ne?

Obama döneminde ABD ordusu ve özellikle donanması neden pasifik eksenli yeni bir askerî strateji benimsiyor? Mesele sadece askerî de değil; ABD Çin ile yaptığı ticarette 327 milyar dolar açık verirken Çin ekonomisini bir anlamda kendine bağımlı hale getiriyor ama bunu yaparken de ABD iç piyasasını çok ucuz Çin çıkışlı tüketim malları ile beslerken düşük ve orta altı gelirli ABD vatandaşlarının reel ücretlerini çok büyük ölçüde yükseltebiliyor. 2013 senesinde ABD'yi ve ABD ile olan ilişkileri üzerinden Çin'i izlemeyi sürdürelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder