Milliyetçilikler
birbirini ateşler. Bu hükmün en veciz ifadesini eski arkadaşlarımdan
birinden, iki sıkı Türkçü genci Kürt sorunu konusunda teskin etmeye
çalışırken dinlemiştim.
Irkçılık, insanın doğumuyla kazandığı ve kendisinin belirlemediği nitelikleri üstün veya aşağı bir vasıf olarak kabul etmektir. İnsanların içine doğduğu kültür de buna dahil.
Avrupa'da özellikle göçmenlere karşı yabancı düşmanlığı ırkçılıkla besleniyor. Bu yüzyıl, ırkçılığın yükselmesine sahne olacak.
Yaşlı kıtanın köklü bir nüfus sorunu var. 2050 yılında, Avrupa nüfusunun dörtte birini Müslümanlar oluşturacak. Fransa'da Le Pen'in kızının babasından aldığı ırkçılık bayrağını daha da popüler hale getirmesi şaşırtıcı değil.
Irkçılık, bütünüyle laik bir ideoloji. Milliyetçiliğin içinden dinî motifleri çıkardığınız zaman geriye sadece ırkçılık kalır.
Kurumsal MHP kimliğinin Türk İslam sentezi veya Türk İslam ülküsü üzerinde yükselmesi, bu topraklara özgü milliyetçiliğin ifadesidir.
Manevî değerlerden soyutlanmış ulusalcılığın, ırkçı kalıpları da bu geleneğe yabancılığından geliyor. Hira Dağı kadar Müslüman olmadan, Tanrı Dağı kadar Türk olunmaz.
Türk bedeninin içine İslamiyet ruhu yerleşmeden ufuktakiler görülmez. MHP'nin 40 yıldır takip ettiği sentezler bugün ne durumda?
Türk milliyetçiliğinin Kürt sorunu ile baş edebilmesi ve bunun için de anti tezi olarak yükselen Kürt milliyetçiliğini tahrik etmemesi lâzım.
Türkiye'nin sahil şehirlerinde yükselen Kürt düşmanlığı, Avrupa'dakine tıpa tıp uyan bir tür yabancı düşmanlığı. Bu düşmanlık ırkçılıkla besleniyor. Laik bir milliyetçilik, yani ulusalcılık şeklinde kendini dışa vuruyor.
Nevzat Kösoğlu, Türk milliyetçiliği fikrinin yaşayan en büyük otoritesi. Geçen hafta Bugün'den Seda Şimşek'e verdiği röportaj, ideal durum ile realite arasındaki uçurumu gösteriyor.
Kösoğlu etkileyici bir özgüvenle, Kürt milliyetçiliğinin gecikmiş bir milliyetçilik olduğunu, bağımsız devlet idealinin hayalden öteye geçemeyeceğini söylüyor.
'Türkiye şu anda dünya üstünde söz söyleyen bir devlet haline gelmiştir. Böyle bir devlete karşı şimdi Kürtler başkaldırıyor, Kürt milliyetçiliği gütmeye kalkıyor.
Yahu hasta adamken bunu başaramadılar, şu anda nasıl başaracaksın?' Kösoğlu'nun bu özgüveni neden MHP liderinde yok? Çünkü bu özgüven parti politikasına elverişli değil.
Türkiye, bu yüzyılın yıldızı parlayan ülkelerinden biri. 20 yıl sonra dünya çok kutuplu hale gelecek ve Türkiye yeni kurulacak dengeleri ayakta tutan sütunlardan biri olacak.
Bir Türk milliyetçisinin, işlerin iyi gittiğini fark etmesi ve ona göre vaziyet alması lâzım. Elinize bir tuğla alacak ve bu muhteşem binadaki yerine yerleştireceksiniz.
Nevzat Kösoğlu'nun Kürtçe başta olmak üzere kültürel alanda Kürt milliyetçiliğine saygı ile yaklaşması ve Kürdistan sözünü, komplekssiz şekilde telaffuz etmesi bu gelecek perspektifinin önemli yapı taşlarından biri olmalı.
Kürt sorununu büyüten ve Kürtçülüğü besleyen iki kaynak var. Birincisi yabancı düşmanlığının ifade aracı olan ırkçılık ve bunu bir ideolojiye dönüştüren ulusalcılık.
İkincisi, Cumhuriyet'in daha çok bir korku ifadesi olan dar ve kısır ulus ideali. Bu ikisi parti politikasına dönüşürse Türkiye Kürt sorununu çözemez.
Nevzat Kösoğlu'nun şahsında ifadesini bulan Türk milliyetçiliği, Kürt sorununu çözecek anahtarı veriyor. Bu anahtar sadece Kürt sorununu değil, başka birçok sorunu da çözecek güce sahip. Anahtar sadece özgüven.
Bu özgüvene sahip olabilmek için keskin sirke misali kin ve nefret kusmaktan, düşmanlıktan uzak durmak gerekiyor. Ancak bir açmaz var: CHP ile MHP arasındaki, Kürt sorunu üzerinden yürütülen gizli rekabet, tam da bu ulusalcı-ırkçı oy tabanını hedef alıyor.
MHP liderinin son grup konuşmasında Kürt sorunundan hiç bahsetmemesi, bu özgüvenin doğuşuna dair bir işaret olabilir mi?
m.turkone@zaman.com.tr
http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/mhp-ve-kurt-sorunu-iii-turkculer-ve-kurtculer_1079589.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder