Vefatının
53. yılında her tarafta saygı sevgi ve takdir duygularıyla anılan
Bediüzzaman Hazretleri’nin geçtiğimiz asrın başında, kendi küçük, fakat
içeriği çok büyük bir risalesi yayımlanmıştı.
- İslamiyet güneş gibidir üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar! İslam güneşi kıyamete kadar devam edecektir. Ümitsizliğe kapılmaya gerek yoktur!..
İşte bu kendi küçük ama içeriği büyük olan Münazarat Risalesi’nde günümüzde bile halen bazı zihinlerin net bir şekilde anlayamadığı önemli konular da anlatılmış, özellikle ırkçılık konusunda o günkü aşiretleri ikna edici fevkalade etkili açıklamalar da yapılmıştır. Bugün dahi bu açıklamaların bilhassa doğuda okunmasında çok ciddi faydalar sağlayacağı kesindir.
Bediüzzaman Hazretleri tüm eserlerinde barış yanlısı olmuş, hem iç hem dış barışı çarpıcı ifadelerle savunmuştur. Nitekim o zaman dahi kendisine: “Yahudi ve Nasara’yı dost edinmeyiniz.” manasında anlaşılan ayetin açıklaması sorulmuş.
Bu konudaki sual ve cevap şöyle kayda geçmiştir Münazarat kitabında:
Sual: Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur’an’da nehiy vardır. Yahudi ve Nasara’ya dost olmayınız, buyrulmaktadır. Buna rağmen siz nasıl onlarla dost olunuz, dersiniz?
Cevapta şu önemli farka dikkat çekilmiştir: Yahudi ve Nasara ile, Yahudiliği ve Hıristiyanlığından dolayı dost olmak yasaklanmıştır! Dünyaya getirdiği faydalı buluş ve teknolojisinden istifade etmek için dost olma yasağı yoktur. Yani dininden dolayı dost olmayınız, demektir.
Yoksa dünyadaki buluş ve faydalılığından dolayı dostluğa yasak getirilmiyor ayette!. Bediüzzaman Hazretleri burada dostluk anlayışını net şekilde anlatmak için bir de evlenme örneğinden çarpıcı bir misal vererek diyor ki:
-Ehli kitaptan bir hanımın olsa, elbette ona dost olacaksın. Bu dostluk ve sevgin onun dininden dolayı değil, sana olan hizmet ve yardımından dolayıdır. Çünkü İslam o dinde olan doğruları kendi içine aldığı gibi, o dinde olmayan tüm diğer doğruları da kendi bünyesine almakla eksik bir cihet bırakmamış ki, Müslüman o eksiği de Yahudi ve Nasara’dan öğreneyim diye onlara dostluk etme ihtiyacı duysun.
Ayetin dostluk yasağı koyduğu saadet asrındaki özel bir anlayışa da dikkatimiz çekilerek deniyor ki:
-Zaman-ı saadette bir büyük din inkılabı meydana geldi. Bütün zihinleri din noktasına çevirdiğinden, bütün sevgi ve düşmanlığı din noktasına toplayıp buna göre sevgi duyar, yahut düşmanlık ederlerdi o günlerde.
Onun için o gün dünyevi üstünlükleri bulunmayan gayrimüslimlere dostluk ve sevgi duygusundan, münafıklık kokusu geliyordu. Sanki dinine duyulan sevgiden dolayı yakınlık duyuluyor gibi görünüyordu. Ayet işte dininden dolayı duyulan bu sevgi ve dostluğunu yasaklamıştır!.
Bugün ise onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerinin beğendiklerimizi almamız içindir. Bu manadaki dostluk ise kat’iyyen Kur’an’ın yasakladığı dostluktan değildir.
Belki sahip oldukları fenlerinden, teknik tekamüllerinden dolayı dostluk kurma ihtiyacı duyulmaktadır. Bu farkı fark etmek lazımdır!. Evet, Münazarat 80 sayfalık küçük bir cep kitabıdır.
Ancak satırlarında sayfalar yüklü derin manalar vardır. Bediüzzaman Hazretleri, kendi aşiret ve çevrelerine başta ırkçılık konusu olmak üzere tartışma konusu olan İslami konuları çarpıcı misallerle açıklayarak özellikle ırkçılık meselesini kökten tedavi etmiştir.
Zaten Münazarat, doğuda aşiretlere yapılan konuşmaların kitap haline getirilmesiyle oluşan özel bir edebi eserdir. Ancak demir leblebidir, kişniş değildir. Ciddi bir dikkatle okumak gerekir ki, işaret ettiği ince ve önemli manalar tam anlaşılsın.
http://www.zaman.com.tr/ahmet-sahin/munazarat-risalesini-okudunuz-mu_2073320.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder