İletişimde ustalaşmak, bilinçsiz yeterlilik düzeyine sıçramak istiyorsak
düşünce, duygu ve davranış arasındaki ilişkiyi de kavramak zorundayız.
Nasıl
evren sibernetik bir bütünse onun bir parçası olarak biz de sibernetik bir
bütünüz. Bunun anlamı, bedenimiz, düşüncelerimiz ve duygularımız arasında
karşılıklı ve sürekli bir etkileşim olduğudur. Bu diyalektiğin bir
yasasıdır.
Olumsuz düşünceler içindeyken olumsuz duygular yaşarız. Bedenimiz de buna
hemen uyum sağlar; omuzlarımız çöker, bakışlarımız donuklaşır, ses tonumuz
bezginleşir, her halimizle sıkıntımızı yansıtırız. Düşüncelerimiz olumluysa
duygularımızın da olumlu olması ve bedenimizin de buna uyum sağlaması
kaçınılmazdır. Sesimiz canlı, bedenimiz dik, yürüyüşümüz daha bir kendine
güvenlidir.
Bunlardan birinde yapacağımız bir değişiklik diğerleri üzerinde de etkili
olacak ve onları değişikliğe zorlayacaktır.
Sabah uyandığımızda kendimizi depresif bir ruh hali içinde bulabiliriz.
Nedenini bilemediğimiz bu durum aslında bir ya da birkaç gün önce
karşılaştığımız ve çözümsüz gibi duran sorunlardan kaynaklanmaktadır. İçine
sürüklendiğimiz bu ruh haliyle sorunlarımızın altında ezildiğimizi hissederiz.
Bedenimiz bir bütün halinde kendini yerçekimine bırakır. Düşüncelerimiz,
duygularımız ve bedenimiz tam bir uyum içinde olumsuzluğu yaşamaktadır. Eğer bu
üçlüden birini olumlu yönde değiştirebilirsek, diğerleri üzerinde de olumlu etki
yaratır ve içinde bulunduğumuz karamsar ruh halinden çıkarız.
Örneğin bedenimizi dikleştirebilir, olumlu duyguları kışkırtacak bir hale
getirebiliriz. Olumlu duygular düşüncelerimizi etkileyecek ve olaylara farklı
açıdan bakmamızı sağlayacaktır. Ya da NLP* (Nöro Linguistik Programlama)
tekniklerinden yararlanarak duygularımızı değiştirebiliriz. Bedenimiz ve
düşüncelerimiz değişen duygularımıza uyum sağlamakta zorlanmayacaktır.
Görüldüğü gibi düşüncelerimiz, duygularımız ve bedenimiz arasında lehimize
kullanacağımız bir ilişki vardır. Düşüncelerimiz, duygularımız ve
davranışlarımız arasında da doğrudan bir ilişki vardır. Nasıl düşünüyorsak öyle
hisseder ve buna uygun davranırız. Kafanızda olumsuz birtakım düşünceler varken,
içten gülmeye çalışın… gülemezsiniz.
Çok mutlu ve keyifli bir anınızda somurtmaya ya da depresif görünmeye
çalışın… başaramazsınız. İletişim içinde verdiğimiz tepkiler, gösterdiğimiz
davranışlar aslında bir duygunun ürünüdür. Duygularımızı belirleyen ise
düşüncelerimizdir.
Yapmacık davranışlar sergilediğimizde bile bu kural değişmez. Ağzımızdan
çıkan sözlerle duygularımız arasında fark varsa bedenimiz duygulara uyum sağlar.
Rol yapma konusunda ne kadar usta olursak olalım bedenimiz bizi mutlaka ele
verir. Özetle, bedenimizin davranışı duygularımıza uygundur. Çünkü
hissettiklerimiz, ağzımızdan çıkan sözler değil, duygularımızdır. Duygularımızsa
bedenimizle doğrudan bağlantılıdır.
Kaynak: İletişimde Ustalaşmak/ Saim Koç
HER ARAYANA HİKMET NASİP OLMAZMIŞ, ANCAK HİKMETE ERENLER DE ONU ARAYANLARMIŞ. HİKMETİ ARAYIŞTA KAİNAT KİTABINI OKUMALI, OLMUYORSA "OKUYABİLENİ OKUMA" İLE MESAFE ALINMALI. GÜZELİ FARKETMENİN ÖLÇÜSÜDÜR, BAŞKALARI İLE PAYLAŞMA İSTEĞİ. GÜZEL BULDUĞUM OKUMALARI PAYLAŞIYORUM...
Popüler Yayınlar
-
konsept Konsept dilimize Fransızcadan geçmiş bir kelimedir. Anlamı kavram demektir . Konseptualizm ise kavramcılık demektir 1 ...
-
1. Kavram ve terimin tanımı: Kavram, bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Terim ise, kavramın dille ifade edilmesidir. Kavramı hayal...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder