Kavram konusu hiç güncelliğini yitirmiyor. Şu an “Genel konular” da da
tartışılıyor. Burada İnsan ve Davranışını anlamaya çalışırken, dile dayalı
iletişimin önemine değinmek istiyorum. Bu önemli işlevleri üstlenmiş olan dilin
kullandığı kavramların tanımını, dille ilişkisini ve nasıl oluştuğunu Doğan
Cüceloğlu’nun “İnsan ve Davranışı” isimli kitabından aktarmaya çalışacağım.
Üzerinde tartışılabilinir.
Kavram Tanımı
Kavram ( concept),
aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne veya olaya verilen
semboldür. Örneğin, ağaç bir kavramdır, çünkü çok sayıda nesneyi temsil eder ve
bu nesneler toprağa kök salma, dik durma, gövdesi, dalları ve yaprakları olma
gibi bir dizi özellikleri aralarında paylaşırlar. Bunun gibi, kız, kitap, ev
birer kavramdır.
Kavramların birbirleriyle ilişkileri vardır ve bu
ilişkiler mertebeli bir yapı oluştururlar. Biyoloji biliminden örnek verelim.
Biyolojide her canlının hangi aile türüne ait olduğunu bulma önemli bir bilimsel
faaliyettir. Bir hayvan ya da bitkiyi sınıflamaya çalışan bilim adamı, gerçekte,
incelediği canlı yaratığın mertebeli yapı içinde yerini bulmaya çalışmaktadır.
Mertebeli yapıdan neyi anlatmak istediğimize bir örnek şöyle verilebilir.
Evrendeki her şey Enerji kavramı altında toplanabilir. Bazı tür enerji
nesneleşmiştir, bazıları ise manyetik dalga gibi titreşim halindedir. Böylece
Enerji’yi Nesnel ve Nesnel olmayan gruplara ayırabiliriz. Nesnel grup Canlı ve
Cansız olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Canlılar, Bitkiler ve Hayvanlar olmak
üzere iki gruba ayrılır. Hayvanlar da Tek Hücreliler ve Çok Hücreliler olmak
üzere yeniden iki gruba ayrılır.
Kavramlar düşünce sürecimizde büyük
ekonomi sağlar. Kavramlar olmasaydı, dış dünyadaki her olayı teker teker
öğrenmek ve hatırlamak durumunda olurduk. Düşünün bir kere; Ağaç’la ilgili
bilgiyi vermek için şimdiye kadar gördüğünüz her ağacı hatırlayıp teker teker
onların özelliğini söylemeniz gerekirdi. Kavramlar, bireyin son derece karmaşık
ve ayrıntılı algısal yaşantısını özetler, soyutlaştırır ve böylece insanoğlunun
bilim, teknoloji, kültür, sanat ve edebiyatı geliştirmesini sağlar.
Bir
kavramın kapsamına giren her nesne veya olaya o kavramın örneği (incident) adı
verilir. Böylece ağaç kavramının örneği, bir kimse için meşe ağacı olabilir.
Meşe ağacı bir kavram olarak kullanıldığında, onun örneği o kimsenin evinin
önündeki, çocukluğundan beri bildiği bir meşe ağacı olabilir. Bizim algısal
yaşantımız genellikle örnekler düzeyindedir.
Örnekler bizim kendimize
özgü kişisel algılamamızı ve yaşantılarımızı kapsarlar. Bu düzeyde başkalarıyla
iletişim kuramayız, çünkü onların örnekleri kendilerine özgüdür ve her birey
için farklıdır. Kavramsal soyut düzey bireyler arasında paylaşıldığında, dille
iletişim kavramsal düzeyde olur. Kavram ve dil ilişkisi bu nedenle önemlidir.
Kavramlar ve Dil
İstanbul, Ahmet, Leyla, Beşiktaş gibi
özel isimler dışında kalan dildeki bütün kelimeler belirli bir kavramı temsil
ederler. Kelimelerin hemen hemen hepsinin kavram olması, kavramların tümünün
kelimelerden oluştuğu anlamına gelmez. İnsanların kelimelerle ifade edemedikleri
kavramlar geliştirdikleri, kavram geliştikten sonra bu kavramın ifadesinin
kelimeyle yapıldığı gözlenmiştir. Örneğin, çocuk anne, süt, köpek kelimelerini
söylemeden önce, bunları tanıyıp uygun davranışlarda bulunabilir. Ayrıca
hayvanlarla yapılan deneyler, değişik hayvanların belirli kavramları
oluşturarak, bu kavramları tanıyabildiklerini gösterir.
Kavram
Oluşturma Kuramları
Kavramları nasıl oluştururuz? Bu konuda farklı
görüşler vardır.
1-) Çağrışımsal Kuram: Çağrışımsal kuram (association
theory) kavram öğrenilmesini çağrışımlar kurma olarak açıklar. Bir nesne ya da
olay belirli bir grubun adıyla çağrışım kurmaya başlar ve bu grubun adı iletişim
kurmada faydalı olduğu sürece kullanılmaya devam eder. Böylece nesne ile kavram
arasında çağrışım kurulur. Kullanılan kavram iletişim kurmakta etkin değilse,
daha önceden kavramla nesne arasında kurulan çağrışım söner.
Bu yaklaşıma
göre, uzun bir zaman süresi içinde yapılan deneme ve yanılmalar kavramlarla, o
kavramların içine giren örneklerin birbirleriyle bağ kurmasına yol açar. Öğrenen
kişi kendine verilen kavramlarla örnekler arasında çağrışım ilişkileri kurar. Bu
görüş modern p******ologlar arasında pek taraftar bulmaz, çünkü p******ologlar
kişilerin faal olarak kavram oluşturmaya girdiklerini, aynı dil öğreniminde
olduğu gibi, kavram öğreniminin de yaratıcı bir süreç olduğunu bilirler.
2-) Hipotez Oluşturma: Bruner, Goodnow ve Austin, yaptıkları
araştırmaların sonuçlarına dayanarak, kavram geliştirirken bireylerin son derece
faal olduklarını ve değişik hipotezler geliştirerek bu hipotezleri sürekli test
ettiklerini (hypothesis testing) ileri sürmüşlerdir. Bir problem çözümü üzerinde
çalışan bilim adamı gibi, kavram geliştiren kişi sürekli hipotezler geliştirir
ve kurduğu bu hipotezleri sürekli deneyerek, deneyiminin sonucuna göre ya kabul
eder, veya reddederek yeni bir hipotez kurmaya yönelir.
3-) Kurallar
Oluşturma: Günümüzde p******ologların çoğu, kavramların temelinde bazı
tanımlayıcı kuralların yattığını ve kavram öğreniminin gerçekte bu kuralların
geliştirilmesinden (rule construction) başka bir şey olmadığını söylerler.
Araştırmacılar, özellikle işlevsel kavramların böyle kurallarla tanımlandığına
işaret ederler. Kalem kavramı işlevi ve biçimiyle tanımlanır: “Mürekkebi vardır,
yazı yazmada kullanılır ve sivri uçludur.” Bu kuralı bildiğinizde, bütün
kalemleri tanıyabilirsiniz. Bardak, kaşık gibi bazı kavramlar basit, bilgi işlem
merkezleri, üniversite gibi bazı kavramlarsa daha karmaşık kuralları
gerektirebilir. Karmaşık kuralları olan kavramların öğrenilmesi, basit kuralları
olan kavramlara göre daha zordur.
4-) Prototipler: Bazı
p******ologlar, kavram öğreniminin belirli bir soyutlama sürecini içerdiğini
ileri sürerler. Onlarca her kavramın soyutlanmış bir model yapısı vardır ve bu
yapıya prototip (prototpe) adı verilir. Ağaç kavramını alalım. Hiçbir ağaç
birbirinin tıpatıp aynısı değildir. Ancak bizim zihnimizde tipik bir ağacın
nasıl olacağına dair bir model şema vardır. Bu model şema sayesinde biz, dut
ağacı gibi tipik bir ağaçla, böğürtlen ağacı gibi tipik olmayan bir ağacı hemen
ayırt edebiliriz. Palmer temelde kavram öğreniminin bu prototipleri geliştirme
sürecine dayandığını savunur.
Hipotez, kurallar ve prototip geliştirme
yaklaşımları birbirine ters düşen yaklaşımlar değildir. Kavram geliştirme
alanında araştırma yapan araştırmacıların büyük bir çoğunluğu, her üç kuramın da
kavram öğrenmede geçerli bir yeri olduğunu kabul ederler. Hipotez geliştirme hem
kural, hem de prototip için kullanılabilir. Başka bir deyişle, birey hipotezini
kavram kuralı, ya da prototipi için geliştirebilir. Prototip daha çok kuş, ağaç,
sandalye gibi nesnelerle ilgili alanlarda daha geçerli olur. Kural geliştirme
ise bıçak, kalem ve otomobil gibi işlevsel kavramlarla ilgilidir.
HER ARAYANA HİKMET NASİP OLMAZMIŞ, ANCAK HİKMETE ERENLER DE ONU ARAYANLARMIŞ. HİKMETİ ARAYIŞTA KAİNAT KİTABINI OKUMALI, OLMUYORSA "OKUYABİLENİ OKUMA" İLE MESAFE ALINMALI. GÜZELİ FARKETMENİN ÖLÇÜSÜDÜR, BAŞKALARI İLE PAYLAŞMA İSTEĞİ. GÜZEL BULDUĞUM OKUMALARI PAYLAŞIYORUM...
Popüler Yayınlar
-
konsept Konsept dilimize Fransızcadan geçmiş bir kelimedir. Anlamı kavram demektir . Konseptualizm ise kavramcılık demektir 1 ...
-
1. Kavram ve terimin tanımı: Kavram, bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Terim ise, kavramın dille ifade edilmesidir. Kavramı hayal...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"Kavram ( concept), aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne veya olaya verilen semboldür" demek "anlam kavrami"'nizin ex-pozitifist anlam kavrami oldugunun apacik delilidir. Ne var ki artik pozitivistler bile bu anlam kavramini terketmis bulunmaktadirlar. "Lutfedip "anlam kavrami" uzerine yazlimis kitaplati okuyun" diyecegim ama bu haksizlik olur, cunku bu kitaplari okuyup birsey anliyabilmek icin daha once Mantik, Matematik, bunlarin tarihi, temelleri, temel sorunlari, bilimin temelleri ve de tabi felsefe konusunda cok ayrintili calisma yapmaniz gerekir.
YanıtlaSil