Varlığım
sizin için oldukça mühimdir, değerim ise, sizin varlığınızla
ölçülebilir. Ben, Güneş’in çekimine bağlı hareket eden gezegenler
içinde, sizin yaşamanız için en müsait şekilde yaratılan Dünya’yım.
Yaklaşık
5–6 milyar yıl önce, Güneş’in yaratılışından kalan malzemelerden
teşekkül etmeye başladım. Bunlar zaman içinde toplanarak bir yığın
hâline geldi; sonra büyüyerek yaklaşık bir kilometre çapındaki cisimleri
oluşturdu. Güneş’in yörüngesinde bulunan gezegenlerle çarpışmalarımız
devam etti.
Yüzeyimi tahrip eden bu çarpışmalardan birinde, benden kopan
parçayla ‘Ay’ meydana getirildi. Çarpışmanın neticesi açığa çıkan
enerji, yüzeyimdeki sıcaklığın 6.000 oC civarına yükselmesine sebep
oldu. Sizin anlayacağınız, kaynayan lavlar içinde erimiş, büyük ölçüde
metalik malzemeden oluşan dev bir küre hâlindeydim. Aynı zamanda
binlerce göktaşı ve kuyrukluyıldız tarafından bombardımana tutuluyordum.
Yaratıcı’mız yaşadığım bütün bu süreçlerde, sizin keşfetmeniz için
çeşitli mesajlar saklamıştır.
Yavaş yavaş soğumaya başladığımda,
yüzeyim kabuk hâlinde sertleşmeye başladı. Bu devirde atmosfere bugünkü
gibi dünyayı koruyucu rol verilmediği ve tam bir manyetik kalkan henüz
teşekkül etmediği için, göktaşları tarafından sürdürülen amansız
bombardımanlar neticesi kabuğum neredeyse oluşur oluşmaz yok oldu. Bu
dönüşüm milyonlarca yıl boyunca devam ettirildi. Nihayet göktaşı akını
azaldığında, az da olsa olgunlaşmaya başlamıştım. Bu sırada soğumaya
devam ediyordum.
4,4 milyar yıl önce… Üzerimde bugünkü yedi
kıtaya hiç benzemeyen ilk kara parçaları yaratılmaya başlandı. Bunlar
yalnızca manto tabakam üstünde yüzen küçük kara parçaları idi.
Derinliklerim sıcak olduğu için, yüzeyde oluşan kabuk kısmım alttan
gelen büyük basınç sebebiyle kırılmalara mâruz kaldı. Yaklaşık on bir
büyük parçaya ayrılan bu kabuk, zamanla çeşitli deformasyonlar, levha
hareketleri, çukurlaşma ve dağ oluşumları gibi hâdiseler geçirdi.
Okyanus havzaları ve kıta yükseltileri bu şekilde ortaya çıkmaya
başladı. Yüzeyimde, bugün üzerinde bulunduğunuz kıtaların çekirdeğini
oluşturacak magma menşeli yeni tip kayaların (granitler) ve okyanus
tabanlarının (bazaltlar) meydana getirilmesi bu devre rastlar. Bugün
bilim adamlarınız zamanın tahribatına karşı ayakta kalmış, en iyi
şekilde korunmuş çok eski (milyar yıl yaşındaki) granitleri araştırarak
ilk kıtaların nasıl meydana getirildiğini bulmaya çalışıyorlar.
Granitler
üzerimdeki en yaşlı kayalardan biridir. Bu kayalar kroton (kıtaların
çekirdekleri) olarak bilinen en eski kabuğun ana parçasını meydana
getirir. Kroton, manto tabakam üzerinde yüzebilecek kadar hafif ve
çevresinde kıtaların oluşmasına imkân sağlayacak şekilde yaratılmış bir
sistemdir. Bu krotonlar Güney Amerika, Avustralya, Kuzey Amerika,
İskandinavya ile Afrika’nın bilhassa merkezî kısımlarında bulunmaktadır.
Yüzeyim
-sizin tabirinizle yer kabuğu- tektonik levhalar denen birbirine geçmiş
parçalardan ibarettir. Manto katmanım kayalardan meydana getirilmiş
olsa da, derinlerden gelen ısı ve basınç sayesinde üzerinde bulunan
levhaların yılda birkaç cm hareket etmesine izin verecek kadar esnek bir
yapıda yaratılmıştır.
Bugün sahip olduğum kıtaların konumları; kıta
ve okyanus levhalarının (kabuklarının) mantoya bağlı dinamik yapısından
kaynaklanan yer değiştirme hareketiyle meydana getirilmiştir. Sizler
bunu, birbiriyle aynı fosilleri farklı okyanuslarda ve aralarında uzak
mesafeler bulunan iki ayrı kıtada herhangi bir tatlı su organizması veya
kara canlısı bularak anlayabildiniz.
Üzerimdeki levhaların
hareketinin asıl sebebi, iç kısımlarımın yüzeye nispeten çok daha sıcak
olmasıdır. Merkezimde bulunan çekirdeğin sıcaklığı 5.500 oC kadardır. Bu
sıcaklığın büyük kısmı ilk zamanlarımda karşı karşıya kaldığım
çarpışmalar ve bombardımanlar neticesi ortaya çıkmıştır.
Kalanı ise,
çekirdek ve bilhassa manto kısmıma yerleştirilmiş radyoaktif
elementlerin bozunması ile alâkalıdır. Çekirdeğimden yayılan ısı
dalgaları bir sonraki katmanım mantoya aktarılır. Isı, manto tabakamın
bir kısmını eritir ve magma, erimiş kayalarımı yüzeye doğru yükseltir.
Levha kırıkları arasına dolan erimiş kayalar, yeni kayaların ortaya
çıkmasını sağlar ve levhaları birbirinden ayırır.
Yine bu
devirlerde yeni kayaların teşekkülü ile birlikte levhalarım ve onların
üzerinde bulunan kıtalar birbirlerinden ayrıldı. Bugün yeni kayaların
meydana gelişi genellikle su altında gerçekleşmeye devam etmekte ve buna
bağlı olarak okyanuslarım altında birbirine bağlantılı büyük volkanik
sıradağların yaratılışı sürmektedir. Deniz altındaki bu sıradağlar aşağı
Antarktika ve Kuzey Kutbu arasında yaklaşık 20.000 km boyunca uzanır.
Birkaç bölgede de su yüzeyine çıkar.
İzlanda olarak
isimlendirdiğiniz bölge, Kuzey Amerika ve Avrasya plâkları arasında
gerçekleşmiş büyük ölçekli bir volkanik püskürme neticesi meydana
getirilmiştir. Burası, kıtaların birbirlerinden ayrıldığının açıkça
görüldüğü birkaç yerden biridir. Bir yanında Kuzey Amerika, diğer
yanında Avrupa levhası bulunan İzlanda yarığı yaklaşık 5 km
genişliğindedir. Bu yarık, ortasında git gide büyüyen yeni kaya
oluşumları ile genişlemekte ve Kuzey Amerika ile Avrupa’nın birbirinden
uzaklaşmasına sebep olmaktadır. Bilim adamlarınız kıtaların birbirinden
yılda ortalama 2,5 cm civarında uzaklaştığını hesapladılar. Dolayısıyla
yüz yıl içinde Amerika ve Avrupa birbirinden yaklaşık 2,5 metre daha
uzaklaşmış olacaktır.
3,4 milyar yıl önce… Levha tektoniğine
bağlı sebeplerle iteklenen ön kıtalar bir araya getirilerek, daha önce
görülmemiş büyüklükte bir kara parçası yaratıldı. Bugün bu kıtadan
geriye kalan, yalnızca Güney Afrika’dır.
2,7 milyar yıl önce…
İlk süper kıtam hâlen hükümranlığını devam ettirmektedir. Fakat
merkezimden gelen ısıdan güç alan levha tektoniği onu ayırmak üzere…
Merkezimden gelen ısı sebebiyle, ana kara parçalanarak Sina
Yarımadası’ndan Mozambik’e kadar devasa derin bir vadi oluşturuldu.
Klimanjero gibi volkanik dağlar, geçmişte manto tabakasının yükseldiği
yerlerden geriye kalan izlerdir.
1,1 milyar yıl önce… Neredeyse
yerkürenin yüzeyinde tek kara parçasından ibaret olan, adına Rodinya
denen bir süper kıta yaratıldı. 750 milyon yıl önce merkezimdeki ısı, bu
süper kıtayı parçalamaya başladı. Neticede Rodinya yok edilerek, bugün
bilinen bütün kıtaların üzerinde yer aldığı, adına Pangea dediğiniz yeni
bir süper kıta yaratıldı.
Yaklaşık 200 milyon yıl sonra -yani 565
milyon yıldan önceki zamanda- mavi-yeşil alglerle; bakteriler ve
mantarlarla; süngerler, solucanlar, yumuşakçalar, halkalı solucanlar ve
eklembacaklılarla tanıştım.
Bu canlıların yaşadığı yaklaşık
565–495 milyon yıl arasında, iklim ılımandı. Bu devirde kara
parçalarının çoğu sığ denizlerle kaplandı ve mühim volkanik hâdiseler
cereyan etti. Size bu devirde binlerce canlı çeşidinin âniden ortaya
çıkmış olması şaşırtıcı gelebilir. Hattâ ‘kompleks yapılı’ olarak
adlandırdığınız omurgalılar da ilk defa bu zamanda yaratıldılar.
495–435
milyon yılları arasında, kırmızı ve yeşil su yosunları ile tanıştım.
Balıklar gibi birçok deniz canlısı da ilk olarak bu zamanda yaratıldı.
Bu
dönemde dev bir kara parçası olarak bulunan Pangea hem benim çok farklı
görünmeme sebep olmakta, hem de iklim üzerinde mühim tesirler
yapmaktaydı. Bunun sebebi, karanın büyük bir bölümünün denizden çok
uzakta kalıyor olmasıydı. İç bölgelerdeki iklim, mevsimden mevsime köklü
değişiklikler gösteriyordu. Meselâ, yılın belli zamanları çok sıcak,
belli zamanları da son derece soğuk oluyordu. O zamanlar, okyanusların
bugünkü gibi iklime tesiri çok yoktu. Bu yüzden iklim, bugünkünden çok
daha farklıydı. Yaşanan iklim değişmesinin birçok türün neslinin
tükenmesinde rolü oldu. Bu hâdise, üzerimde o devre kadar yaratılmış
canlıların % 90’ının yok olmasına sebep oldu.
Aradan geçen
milyonlarca yıl içinde yaratılış farklı boyutlarıyla devam etti ve
340–275 milyon yılları arasında çok büyük ebatta ve çeşitlilikte
bitkiler yaratıldı. Bu bitkiler kısa zamanda, dev ağaçlar şeklinde her
yeri kapladı. Gayeli yaratılışın misâlini göresiniz diye, ileride
sizlerin hayatını kolaylaştıracak olan kömür rezervlerinin büyük bir
kısmı, bu ağaçların fosilleşmesi neticesinde oluşturuldu. İleride
gelecek olan sizlerin hayat şartlarını kolaylaştıracak hazırlıklar,
milyonlarca yıl öncesinden yapılıyordu.
Diğer taraftan bu devre,
karaların yaklaşık Ekvator düzleminde bir araya toplanmaya başladığı ve
bu uçsuz bucaksız kara parçasının büyük bir bölümünün günümüz Amazon
ormanlarına benzetilebilecek yağmur ormanlarıyla kaplı olduğu bir
dönemdi. Bu uçsuz bucaksız yeşil alanlar, bugün artık var olmayan
eğrelti otu ve benzeri bitkilerle ilk tohumlu bitkilerin dâhil olduğu,
pek çok farklı grubun oluşturduğu bataklık ormanlarıydı.
Bu
yoğun bitki örtüsünün sakinleri olan böcek, kırkayak ve akrep gibi
hayvanlar günümüzdekilere göre dev boyutlardaydı. Bu bitki örtüsü,
devrin sonlarında birden yok edildi. Dönemin sonuna doğru, dev kıta
Pangea şekillendikçe ve buzullar büyüdükçe, çekilen deniz suları ve
kuraklaşan iklimle birlikte bitkilerin ve ormanların yapısı da değişti
ve yeni birçok hayvan yaratıldı.
250 milyon yıl önce... Süper
kıta Pangea kırılıyor. Bu büyük kara parçalanarak Kuzey Yarım Küre'deki
Lavrasya ile Güney'deki Gondwana'nın meydana gelmesine vesile oldu.
Milyonlarca
yıllık bir süreç boyunca Güney Amerika, Afrika’dan uzaklaşmaya, Kuzey
Amerika, Avrupa’dan ayrılmaya, kıtalar bugün bildiğiniz ve tanıdığınız
hâllerini almaya başladı. Avustralya, Antarktika’dan ayrılarak kuzeye,
daha ılıman iklimlere doğru ilerledi.
Üzerimdeki uçsuz bucaksız
sıradağlar, Alpler, Himalayalar ve Amerika’daki Büyük Kanyon gibi
vadiler meydana getirilmek üzere kıtaların hareketleri devam etti.
Bu
devir içinde sürüngenler ve dinozorlar, 200 milyon yıl boyunca,
yeryüzünün baskın omurgalı grubu olarak hem yaygınlıklarını hem de
çeşitliliklerini devam ettirdi.
225–190 milyon yılları arasında
memeliler, 190–135 milyon yılları arasında kuşlar ile yosunlar -daha
sonraki devirlerde de tohumlu bitkiler- yaratılarak benim sizler için
hazır hâle getirilmem neredeyse tamamlanmaktaydı.
100 milyon yıl önce… Bugünkü kıta haritası belirginleşmeye başladı.
Bazen
üzerimdeki kara parçaları, levhaların kesişme bölgelerinde
çarpıştırılarak dağların meydana gelmesine vesile olacak hareketler
yaratıldı. Bu levha hareketi olmasaydı, gezegende dağlar hiç
yaratılmamış olacaktı. Ama diğer taraftan bu devrenin ortalarında
dinozorlarla pek çok farklı sürüngen grubu, sizlerin şimdilik
bilemediğiniz bazı sebeplerle ortadan kaldırıldı.
Sonraki 100
milyon yıl boyunca kıtaların birbiriyle çarpışması devam ettirilerek
Himalayalar gibi mühim sıradağların yaratılışı gerçekleşti. Bu kıta
levhaları her yıl 5–10 santimetre hareket ettirilerek çarpışmalar
günümüzde de devam etmektedir.
20 milyon yıl önce… Bugünkü
haritam neredeyse tamamlandı. Pasifik ve Atlantik okyanusları arasında
serbestçe hareket eden su, Kuzey ve Güney Amerika’yı birbirinden
ayırmaya devam etmekteydi. Milyonlarca yıl sonra Pasifik levhası,
Karayib levhasının altına doğru kaymaya başladı. Ortaya çıkan basınç, su
altı volkanlarının püskürmesine sebep oldu. Volkanlardan bazıları büyük
bir güçle patlatılıp Kuzey ve Güney Amerika arasında bir ada dizisinin
yaratılışı gerçekleşti.
3 milyon yıl önce de ince ve uzun bir
kara parçası olan Panama vasıtasıyla Kuzey ve Güney Amerika
birleştirildi. Böylece Pasifik ve Atlantik olarak isimlendirdiğiniz iki
okyanus birbirinden ayrılmış oldu. Okyanus akıntıları, aralarına giren
engel yüzünden kendisine yeni bir rota çizerek iklimde mühim
değişikliklerin ortaya çıkmasına vesile oldu.
Anadolu Yarımadası’nın durumu
360
milyon yıl önce yerkabuğu hareketleri (Tektonizma) fazla değildi.
Anadolu’nun su yüzüne çıkan masif (sertleşmiş) alanları dış kuvvetlerce
aşındırmalara mâruz kaldı.
160 milyon yıl önce Alp-Himalaya kıvrım
kuşağı, Anadolu arazisinin yükselmesine sebep oldu ve Anadolu Yarımadası
genel görünümünü aldı. Bunun neticesinde Toroslar ile Kuzey Anadolu dağ
kuşakları meydana getirildi. Diğer taraftan bugün yakıt olarak
kullandığınız linyit gibi kömür yataklarının oluşturulması da bu devre
rastlamaktadır.
Bugün Ege Denizi’nin bulunduğu bölgedeki Egeit
karası çökerek Ege Denizi, bunu takiben İstanbul ve Çanakkale Boğazları
meydana getirildi. Bugün bu çökme Marmara, Karadeniz ve Akdeniz
Havzalarında hâlâ devam etmektedir.
Bugün yedi kıtaya sahibim.
Afrika-Avrasya; Afrika, Avrupa ve Asya’yı barındıran dev bir süper
kıtadır. Rusya’daki Sibirya plâtosundan başlar ve Afrika’ya kadar
uzanır. Yine de Afrika-Avrasya benim tek süper kıtam değildir. Panama
sayesinde bir araya gelen Kuzey ve Güney Amerika uçsuz bucaksız bir kara
parçası olarak kabul edilebilir. Eğer Rusya ile Alaska’yı ayıran Bering
Boğazı donarsa, Güney Amerika’nın ucundan yola çıkan bir kişi,
yürüyerek yaklaşık 40.230 km’lik uzun bir yolculukla Güney Afrika’nın
sonuna varabilir.
Sizler pek farkında olamasanız bile, bugün de
kıtalar hareket ettirilmeye devam ediyor. Milyonlarca yıl önce başlayan
hayatım, geleceğe -yani ölümüme- doğru (siz ona Kıyamet diyorsunuz)
devam etmektedir.
Kıtalarda meydana gelen hareketlerin sizi
doğrudan alâkadar eden bir tesiri daha vardır. Bu tesir, sizin âfet
olarak gördüğünüz hâdiseler şeklinde ortaya çıkar. Meselâ milyonlarca
yıldan beri devam eden ve deprem dediğiniz tabiî hâdise, levha
kesişmelerinde, kıta çarpışmalarında veya okyanus levhasının kıtanın
altına dalması durumunda oluşan hareketler neticesi ortaya çıkan bir
yaratılış hâdisesidir. 2004’teki Endonezya tsunamisi de bu korkunç ve
yıkıcı levha hareketinin bir neticesidir.
Çok uzun olan
yaratılış sürecim; yaratılmışların en azizi ve şereflisi olan sizlere
uygun hâle getirilene kadar, ne çok dönüşüm ve değişimlerden geçtiğimi
anlatıyor. Ümit ederim, her ânı ve her noktası ilim, hikmet, kudret ve
irade tecellisi olan hayat hikâyemi, öncesiyle ve muhtemel sonuyla
bundan sonra daha fazla merak eder, Yaratıcı’mızın önünde saygıyla
eğilirsiniz.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/ben-dunyayim.html internet sayfasından alınmıştır.
HER ARAYANA HİKMET NASİP OLMAZMIŞ, ANCAK HİKMETE ERENLER DE ONU ARAYANLARMIŞ. HİKMETİ ARAYIŞTA KAİNAT KİTABINI OKUMALI, OLMUYORSA "OKUYABİLENİ OKUMA" İLE MESAFE ALINMALI. GÜZELİ FARKETMENİN ÖLÇÜSÜDÜR, BAŞKALARI İLE PAYLAŞMA İSTEĞİ. GÜZEL BULDUĞUM OKUMALARI PAYLAŞIYORUM...
Popüler Yayınlar
-
konsept Konsept dilimize Fransızcadan geçmiş bir kelimedir. Anlamı kavram demektir . Konseptualizm ise kavramcılık demektir 1 ...
-
1. Kavram ve terimin tanımı: Kavram, bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Terim ise, kavramın dille ifade edilmesidir. Kavramı hayal...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder