Günümüzde modern ilim ve teknolojik gelişmeler, insanoğlunun gözlerini
öylesine kamaştırdı ki, artık o, iki adım ötesini görememekte, ilim ve
teknolojinin dışında hiçbir şeye tam güvenememekte, güvenmek bir yana;
mevcut teknik imkanlarla her müşkülünü yenip, her problemini
çözebileceğine inanacak kadar çarpık kanaatler taşımaktadır.
Böyle
bir aşırılığın insanoğluna, neye malolacağını kestirmek zor olmasa
bile, bu mevzuda verilecek herhangi bir hüküm için zamanın tefsirini
beklemeyi daha faydalı bulmaktayız. Yalnız şu kadarını söyleyelim ki;
herşeyde ifrat ve aşırılık zararlı olduğu gibi, ilmin bir “put” haline
getirilerek bütün değerlerin ona götürülüp bağlanması da, hem insanlık adına hem de ilimler adına fevkalade tehlikeli ve zararlıdır.
Evet
ilmin, salim düşünce- tecrübe-vicdan üçlüsüyle ele alındığı zaman
yararlı olduğunda, cemiyetin hayat seviyesini yükselterek ona, bugünü ve
yarını itibariyle huzur, mutluluk vadettiğinde şüphe yoktur. Ne var ki
o, tek başına kaldığında, sapma ve saptırmalara vesile olacağı da
katiyyen gözardı edilmemelidir.
Evet, zihinler sonsuzluk
düşüncesinden mahrum bırakıldığı, ruh teknolojinin esiri haline
getirildiği, kalbi hayat bütün bütün ihmale uğradığı bir yerde ilimden
de ilmin yararlı olacağından da bahsedilemez. Aksine, böyle bir iklimde
ilim, vahşetlerin buutlaşıp devam etmesine, boğuşmaların kıran kırana
sürüp gitmesine, aldatma ve istismarların “dev” birer afet halini
almasına yardımcı olacak ve “hak” karşısında “kuvvet”e omuz verip yan
çıkacakdır.
Doğrusu şu ki; ilim, insanın maddi-manevi mutluluğunu
hedef alıp, onun bedeni-ruhi problemlerini çözmeye çalıştığı ve insanı
gönül-zihin birliğine ulaştırabileceği ölçüde faydalı ise de, bunları
yapmadığı veya yapamadığı zamanlarda faydasız, hatta bir ölçüde
zararlıdır ve ondan insanlık yararına birşeyler beklemek de abesdir.
Bugünün
bütün bütün maddileşen insanı, ilim ve tekniğe sadece şahsi hazları,
maddi refah ve rahatı itibariyle laka duymaktadır. Böyle bir anlayış ise
onu, hergün biraz daha ahlaki çöküntü, ruhi bunalım ve düşüncede
sığlaşmaya götürmektedir.
İşte bu insan tipidir ki, büyük bir kısmı
itibariyle gerçeği araştırmaya ve o yolda tefekküre yanaşmamakta, hatta
bunları sevmemektedir. Şüphesiz bunda, topluma avam kültürünün hakim
olmasının, ilim adamlarındaki beleşcilik düşüncesinin ve hasbi ruh
kıtlığının tesiri çok büyük olmuştur. Ne var ki, ruh insanı, ilham
insanı, gönül insanı yetiştirememenin tesiri bundan daha büyüktür.
Ortalığı, herşeyi maddede arayan aklı gözüne inmiş karakuraların sardığı
bir dönemde, gerçeğin ilminden, ilimde derinleşip buutlaşmaktan
bahsetmek mümkün değildir. Aksine, böyle bir atmosferde muhakeme ve
tefekkür hergün biraz daha kısırlaşacak, insanlar biraz daha
aptallaşacak ve dünyanın her yanı makinaların komutlarıyla iş yapan
insanlarla dolup taşacaktır.
Onun içindir ki, yarınları yeniden
inşa etmeyi planlayanlar, öncelikle ilmin ne olup ne olmadığını, ondan
neler beklenebileceğini, onun hedef ve gayelerini çok iyi belirleme
mecburiyetindedirler. Yoksa aksaklıklar sürüp gidecek ve ilim de
kendinden beklenenleri katiyyen veremeyecektir.
Öyle zannediyorum
ki, bugün talim ve terbiye müesseselerimizden en yüksek devlet
kademelerine kadar görüp müşahede ettiğimiz kusurların büyük bir bölümü
de, işte bu, kimliği tesbit edilememiş ilim anlayışından
kaynaklanmaktadır.
Kanaatim o ki, herşeyi vak’aların dış yüzünde
araştıran talim ve terbiye müesseseleri, hikmet ruhundan uzak kaldıkları
ve bu müesseselere ilim taassubu, dar kafalılık hükmettiği sürece,
nesiller sathileşmeye devam edecek, tefekkür hayatımız daha da
sığlaşacak; yeni buluş ve tesbitler insanlığın kurtuluşu adına bir kısım
sihirli reçeteler takdim etseler bile, dünya çapındaki bu umumi
yozlaşmanın önü alınamayacaktır.
Bir yerde, eğer ilmi keşif ve
tesbitler, insanoğlunun maddi manevi mutluluğunu hedef almıyor ve
insanlık ruhunun emrinde şekillenmiyorlarsa, ilim gayesinden
saptırılmış, teknoloji insanlık aleyhinde işlemeye başlamış ve insanoğlu
rağmına herşey altüst olmuş demekdir.
İnsanoğlu, kulakardı
edilebilecek kadar ehemmiyetsiz bir varlık değildir. 0, varlık adına
sözü edilen herşeyin merkez noktasını tutmakta, önünde ve üstünde
başkalarına yer vermeyen Yaratıcının gözdesi müstesna bir yaratıkdır.
Kâinatları vareden Zat, onu, varlığın özü, hülasası ve gayesi olarak
yaratmıştır. Böyle bir mevkide yaratılan insanın gayesi de, Yaratıcısını
arayıp bulmak, varlığına gaybi ve uhrevi derin likler kazandırmaktır.
Bu
noktada ilme düşen vazife ise, insanın gözünden perdeyi kaldırıp ona
gerçeği göstermek ve onu yeni tefekkür ufuklarına doğru seyahata
hazırlamak olacakdır.
Bu sayede, ilmin bütün buluş ve tesbitleri,
insanoğlunun ruhunda, ötelere doğru uzayıp giden birer merdiven haline
gelecek ve hergün ayrı bir iman şuuru, ayrı bir ibadet aşkıyla şahlanan
talihli ruhlar, bu merdivenle, cismaniyetin dehlizlerinden kurtulacak,
zaman üstü hüviyetlere ulaşarak bütün zaman ve mekânların üstünde
Sonsuzla hemdem olacaklardır.
Artık bundan böyle, bunlar için, ne
kendilerini aşağıya çekmek isteyen tabiatın zararlı yanları karşısında
yenilmek, ne de bedene ait sis ve dumanlar içinde şaşırıp kalmak bahis
mevzuu değildir. Çevrelerini saran bütün is ve pasdan arınmış bu üstün
kametler, kimbilir günde kaç defa gökler ötesi varlıklarla tanışıklığa
giriyor, kaç defa meleklerle atbaşı sonsuzluk istikametinde yarışlara
katılıyor ve kaç defa, hakikatın hararetiyle bir mum gibi eriyip o
bilinmez okyanuslarla bütünleşiyorlardır...?
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/ilmin-putlastirilmasi.html ..... internet sayfasından alınmıştır.
HER ARAYANA HİKMET NASİP OLMAZMIŞ, ANCAK HİKMETE ERENLER DE ONU ARAYANLARMIŞ. HİKMETİ ARAYIŞTA KAİNAT KİTABINI OKUMALI, OLMUYORSA "OKUYABİLENİ OKUMA" İLE MESAFE ALINMALI. GÜZELİ FARKETMENİN ÖLÇÜSÜDÜR, BAŞKALARI İLE PAYLAŞMA İSTEĞİ. GÜZEL BULDUĞUM OKUMALARI PAYLAŞIYORUM...
Popüler Yayınlar
-
konsept Konsept dilimize Fransızcadan geçmiş bir kelimedir. Anlamı kavram demektir . Konseptualizm ise kavramcılık demektir 1 ...
-
1. Kavram ve terimin tanımı: Kavram, bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Terim ise, kavramın dille ifade edilmesidir. Kavramı hayal...
14 Mart 2013 Perşembe
İLMİN PUTLAŞTIRILMASI
Etiketler:
HAK,
İLİM,
İNSANOĞLU,
MODERN İLİM,
PUT,
SALİM DÜŞÜNCE,
SIZINTI DERGİSİ,
TECRÜBE,
TEFEKKÜR,
VİCDAN
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Kur'an'da "ilm" kelimesi hic bir sekilde negatif olarak kullanilmamistir, mesela yukaridaki " ilmin bir “put” haline getirilerek" cumlesi Kur'an'a gore anlamli degildir. Yine yukaridaki " ilim gayesinden saptırılmış" lafi da Kur'an'a gore anlamli degildir. Kur'an'da bu gibi haller "cehalet" "akletmezlik" kavramlariyla ifade edilir. Allah'in guzelim "ilm" kavramini kirletmiyelim, onu cehalet ve akletmezlikle karistirmiyalim, bakiniz : https://www.facebook.com/notes/chevalier-des-mots/kuranda-ilmle-ilgili-ayetler/277824198989262
YanıtlaSilhttps://www.facebook.com/notes/chevalier-des-mots/karunu-cehenneme-ilmi-mi-goturdu/163326767105673