Bir süredir dipten akan bir tartışma
var muhafazakâr camiada: "Liberal Müslüman olur mu?", "İslam ve
liberalizm aynı cümle içinde yan yana gelir mi?"
Yalnızca liberallik değil elbette,
sosyalist Müslüman ya da milliyetçi Müslüman kategorileri de var, ancak liberal
Müslüman ayrımı sanırım bunlar içinde en güncel olanı ve aritmetik olarak en
geniş kitleyi kapsayanı. Aslında genellikle Müslümanlar kendilerini
"liberal" olarak tarif etmiyor, hatta bazısı bu sıfata bozuluyor
bile, ancak aşağıda belirteceğim nedenler dolayısıyla Müslümanlar arasında
böyle bir kategorinin oluştuğunu en azından görüntüde- varsayabiliriz, diye
düşünüyorum.
Bu tartışmanın ateşini ekonomide
uygulanan neoliberal politikalar olduğu kadar, aslında ondan daha çok AK Parti
iktidarı döneminde ivmelenen modern Müslüman kimliği tetikledi.
Karar verici mekanizmalarda bulunan
ya da bulunmasa bile bir sivil toplum ağı içinde örgütlenen dindar
Müslümanların insan hakları ve özgürlükler söz konusu olduğunda "damdan
düşenin halini damdan düşen anlar" düsturunca, yıllar boyunca rejimden
dayak yemiş, ötekileştirilmiş hemen tüm toplumsal gruplara sahip çıkmaya
başlaması, dindarlarla liberal kalem ve düşünürleri aynı kesişim kümesi içinde
buluşturdu.
Siyasal pozisyon olarak statüko
karşıtı olmakla ve iktisatta liberal politikalarla birleşen bu kesişim
kümesini, geliri arttıkça mülk edinmeye, cipe binmeye, elinde meyve suyu dolu
kadehle içkili ortamlarda bulunmaya, gece kulüplerinin tadına bakmaya ve
kadın-erkek ilişkilerinde artık eskisi kadar hassas olmamaya başlayan
dindarların yaşam tarzı biraz daha genişletti ve sözkonusu ettiğim alan,
belirginleşti.
Liberallerle dindar Müslümanları
eylemce bağlayan bağlar arttı. Bu
kümenin ortaya çıkması, vesayetin çatırdaması, özgürlüklerin genişletilmesi,
Türkiye'nin ötekilerinin seslerinin çıkmaya başlaması yolunda çok önemli,
kırılma denebilecek kadar önemli sonuçlara yolaçtı.
Ancak, bendeniz yine de İslam ve
Liberalizm arasında, bir insanın kendine "Müslüman liberal"
diyebilmesinin önüne geçecek ölçüde ciddi ontolojik ayrımlar olduğunu
düşünenlerdenim. Bu noktada uzun uzun, Locke, John Stuart Mill, Adam Smith,
David Hume referanslarından girip, Popper, Berlin, Hayek'ten çıkarak liberalizm
eleştirisine varılabilir, ancak konuyu ontolojik/temel bağlamda ele almanın
daha net ve açıklayıcı olacağı kanaatindeyim.
Şöyle ki; liberalizm bireyi merkeze
alan ve özgürlüğü önceleyen bir sistemdir, statükoya karşıdır ve varlığın
düzenini devam ettiren bir "görünmez el" olduğu varsayımıyla
mukimdir. Liberalizm teorisine göre, her birey kendi menfaati peşinde koşarken,
katkıda bulunmayı amaçladığından çok daha fazla başkalarına katkıda bulunur.
Herhangi bir otorite tarafından insana yapılan/dayatılan müdahale ise bu tabii
işleyişi bozar.
Oysa tam da İslam indinde, bu tez
doğru olsa bile ki değildir, aksi takdirde dünyanın güney yarıküresindeki
açlar, açıklanamaz hale gelir- "menfaat peşinde koşarken, farkında olmaksızın
başkasına bulunulan katkı"nın bir kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü İslam,
kulluk yolundaki insanın özdenetimini öngörür ve kendini yasaklı birtakım
dünyevi zevk ve mutluluk araçlarından alıkoymuş bireye, uhrevi vaatlerde
bulunur.
Minik bir not düşmek gerekirse;
buradan İslam'ın asketik bir din olduğu sonucunun çıkmaması gerektiğini
hatırlatalım. Hatta bilakis, Weber'in tezine göre, kapitalizm asketizm sonucu
doğmuştur. Kolonyalizm ve dünyevi asketizm, kapitalin biriktirilmesi ve biriken
sermayenin yeni yatırımlar için kullanılması sonucunu doğurmuş, bu da Kalvinizm
mezhebinde neş-ü neva bulmuştur.
Liberalizme dönersek, liberallerin
genelde savunduğu, bu ideolojinin dinle ilgili herhangi bir yorumu olmadığı ve
neye inanırlarsa inansınlar bireylerin seçtikleri hayat biçimlerini
yaşayabileceği politik bir toplum yapısı oluşturma fikridir. İlk bakışta gerçek
bir özgürlük algısı gibi gözükse de, sözkonusu İslam olduğunda manzara değişir.
Yüzlerce örnek verilebilir ama
biriyle yetinmek isterim: Bireyi neredeyse kutsallık atfedercesine öncelemek,
bireye sorumluluklar-sınırlar-görevler ihdas etmiş bir dinle bağdaşmaz.
Sonuç olarak, Türkiye'nin sırtındaki
pek çok kamburdan kurtulmasında büyük çabaları görülmüş olan liberal kanaat
önderlerine teşekkürle yazıyı bitirelim, ama Müslüman-liberal nitelemesine de
pek yüz vermeyelim, demek isterim.
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/OzlemAlbayrak/liberal-musluman-olur-mu/28381 internet sayfasından alınmıştır.
"liberalizm bireyi merkeze alan ve özgürlüğü önceleyen bir sistem" gibi gosterilerek pazarlanir. Aslindaysa liberalism de sosyalizm gibi insanin Allah vergisi Yasama Hakki'ni acikca inkar etmeden engellerler. Liberalizmin piyasaya surulusu 19yyda Anarsiztlerin HerkeseYekYasalci sekularo-fascistlere karsi HerkeseYokYasa politik gorusleriyle karsi cikmalari sonucu HerkeseYekYasacilar onunde tam yenilgiye ugratilmalarindan sonra baslamistir. Sozyalistler/Komunistler de bundan sonra meydanlara dokulmeye baslamislardir bildiginiz gibi. Anarsistlerden meydan bos kaldi ya, meydani doldurup siyasal mirasa konacaklar ;-) Tabii bunun icin aptal gibi Anarsiztleri taklid edip HerkeseYokYasa diye haykirilmaz sokaklarda, ama bilinmez bir gelecekte, EVREN'in bilebilecegi bir gelecekte nitel ve nicel kosullar olusturulunca HIcYasalliga gecilecektir. Bakiniz Komunist anayasasinin su gorunmez maddesine :
YanıtlaSil11. KOMUNIZM'in gerceklesmesi icin EMELcilerin EMEKCIlerin URETIM FAZLALIGI'ni somurmekten, gununu gun etmekten baska yapacagi bir is
yoktur, cunku KOMUNIZ'in gerceklesmesi icin hem nitel hem de nicel kosullarin olusmasi gereklidir. Iste bu kosullari olusturacak olan da
EVREN'dir/TARIH'tir. EMELcilerin TARIH'in isine karisip KOMUNIZM'i aceleye getirmeye ne gucleri yeter, ne de EVREN onlara boyle bir hak tanimistir. Bu EVREN'in sirridir, EVREN SIRRINDAN SUAL OLUNMAZ. Birbaska deyisle EMELCI EVREN'in ve TARIH'in dilegine boyun egen, teslim olandir.
Liberaller de HerkeseYekYasal saltanata kurulup zulum duzenbazliklarini surdurmek icin boyle HicYasalligin yavas, yavas, yedirile, yedirile saglanabilecegini vaadederler. Yerseniz ;-)
Dikkat ettiniz mi, hayatinizda birtek Allah'in kulu liberal, sosyalist, komunistin "Senin yasan sana, benim yasam bana!" dedigine, diyecegine, diyebilecegine rastladiniz mi?! Halbuki Allah Kitabinda emreder "De ki! "Senin yasan sana, benim yasam bana!" yani Allah daha ne desin insanlarin bu temel haklarina sahip cikmalari icin?! Biktirmayin ya, artik uyanin!!