Popüler Yayınlar

5 Nisan 2013 Cuma

Yeni ORTADOĞU’ya doğru...

5 Nisan 2013


Bölgede akıl almaz hızda gelişmeler yaşanıyor. Yüzyıldır birikerek sıkışan sosyo-politik enerji adeta jeopolitik volkanik patlamalara yol açıyor.

Daha somut konuşacak olursak, mezhepsel ve etnik fay hatları boyunca cereyan eden çatışmalarla ne Irak'ın ne de Suriye'nin mevcut toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini koruyamayacağı artık aşikâr.

İzlediği katı mezhepçi siyasetle Başbakan Nuri el-Maliki bizzat kendi elleriyle Irak'ı hızla bölüyor. Bağdat'ın Irak'ın kuzeyindeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'yle yaşamakta olduğu ciddi gerilim artık geri dönülemez noktayı çoktan aştı.

Sünni Araplar da çareyi artık doğrudan kendi kimlikleriyle var olmanın ve yoğunlukta bulundukları Anbar bölgesi gibi bölgelerde kendi kaderlerini kendileri tayin etmenin peşindeler.

Tüm işaretler fiilen Irak'ın en az üç bölgeye bölüneceğini gösteriyor. Suriye'de ise Beşşar Esed'in artık ülkenin birlik ve bütünlüğünü koruma şansı bulunmuyor.

Yerine gelecek olan muhaliflerin de, hem kendi aralarındaki ayrılıklar hem de Esed destekçileri ile aralarındaki uçurum yüzünden, Suriye'nin birlik ve bütünlüğünü tesis etmelerinin hiç de kolay olmayacağı şimdiden görülüyor.

Bugüne kadar Suriye'yi yöneten  azınlıktaki Nusayri, gayrimüslim ve bunların müttefiki olan grupların ülkenin bir kısmında kuracakları küçük bir devlete sığınma ihtimalleri her geçen gün güçleniyor.

Böyle bir durumda ülkenin kuzeyindeki Kürtlerin de kendi egemenliklerinin peşinde koşacaklarını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.

Suriye'de çoğunlukta bulunan Sünni Arapların tamamen aynı kültürü paylaştıkları Irak Sünnileri ile birlikte hareket etmemeleri için de herhangi bir sebep göremiyorum.

Bu durumda Suriye'de bir Nusayri-Hıristiyan devletçiği, Suriye ve Irak'taki Sünni Arapları bir araya getirecek bir Sünni Arap devleti; Bağdat'la iplerini tamamen kopararak yeni arayışlara girecek olan bir KRG ile KRG örneğini model alan bir kuzey Suriye Kürt entitesinin doğması beklenebilir.

Bu durumda Bağdat/Basra civarında İran çizgisinde bir Şii devleti, Lazkiye civarında yine İran çizgisinde bir Nusayri devletiyle karşı karşıya kalabiliriz.


Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransa ve İngiltere tarafından dizayn edilmiş olan suni jeo-politik gömlek artık bölgeye dar geliyor. Sağdan soldan gelen tüm işaretler yeni bir Ortadoğu'nun doğmakta olduğunu gösteriyor. Ama nasıl bir Yeni Ortadoğu?

Türk hükümetinin terör örgütü PKK ile başlattığı çözüm süreci de, ABD Başkanı Obama'nın ziyareti sırasında İsrail'in işlediği Mavi Marmara katliamından dolayı özür dileyip, Türkiye'nin ilişkileri normalleştirmek için öne sürdüğü şartları kabule yanaşması da bu devasa değişim selinin birer yansıması niteliğinde.

Özellikle Suriye ve Irak'taki gelişmeler adeta Yeni Ortadoğu'nun temellerini oluşturacak basamakları inşa ediyor.

Bu ülkelerdeki mezhepler ve etnikler arasındaki kanlı çatışmaların bu ülkelerin sınırlarını aşan bölgesel ve uluslararası tepkimelere yol açtığı ve açmaya devam edeceği aşikâr.

Öte yandan “Yeni Ortadoğu” demek büyük ölçüde siyasi ve idari sisteminin yanı sıra belki sınırları bile bugünkünden çok farklı olacak yeni bir Türkiye'nin oluşması demek.

Aynı zamanda kültürel, etnik ve dinsel gerçekler çerçevesinde sil baştan şekillenecek bir Suriye ve yepyeni bir Irak da demek.

Yeni Ortadoğu'nun oluşum sürecinde sadece devletlerin değil, devlet dışı aktörlerin bile büyük ihtimalle karakter ve şekil değiştireceğine şahitlik edeceğiz.

Her ne kadar kimse pek ağzına almak istemese de terör örgütü PKK'nın silah bıraktıktan sonra alacağı yeni şekil ve Türkiye'de ve bölgede üstleneceği varsayılan yeni rolü başka bir bağlamda değerlendirmek de bana göre imkânsız.

Irak ve Suriye'deki Kürt bölgeleri ise siyasi ve idari sistemi açısından köklü bir şekil değiştirerek federal bir hüviyete bürünecek olan Yeni Türkiye'nin kurucu unsurları olarak düşünülüyor olabilir.

Neticede kurulmakta olan Yeni Ortadoğu'nun yeniden şekillenecek şartları ve ittifaklar yapısı Irak ve Suriye Kürtlerine Türkiye ile birlikte hareket etmek, ortak bir gelecek kurmak ve ortak bir kaderi paylaşmaktan başka bir şans bırakmayabilir.

Tıpkı böyle bir durumun İran'ı ve geniş Arap dünyasını tamamen karşısına almasını gerektirecek olan Türkiye'nin ve bu gelişmelerin varoluşsal endişelere sevk edeceği İsrail'in yeniden birbirine muhtaç hale gelmesini gerektirebileceği gibi.

 
     *Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni

 http://www.zaman.com.tr/yorum_yeni-ortadoguya-dogru_2074162.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder